İnsanlık tarihi boyunca insanlığı paramparça eden ve sömürgecilerin işini kolaylaştıran en önemli unsur ırkçılıktır. Halbuki Cenabı Hak, Hucurat Sûresi 13. Ayeti kerimede mealen şöyle buyuruyor “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır.” İnsanlık bilerek veya cehaletten bu emre itaat etmediği için birbirine karşı acımasız davranmıştır.
Biz bu makale dizisinde insanlığın ilk devresinden sonra sırasıyla Yahudi ve Hıristiyan ırkçılıklarını ele alacağız, sonrada bunun nasıl bir ideolojiye dönüştüğünü izah ettikten sonra bu ideolojinin nasıl İslam dünyasına girdiğini işleyeceğiz.
Irkçılığın temel motivasyonu kendi üstün görme komleksidir, onun için rahatlıkla diğebilirizki ilk ırkçı insan Kabil’dir. Malum Cenabı Hak iki kardeşten iyi ve güzel mallarından kendisi için kurban etmelerini istedi. Habil mallarının en güzellerini götürdü ve kurbanı kabul edildi. Kabil en kötü mallarını kurban olarak götürdü, tabiki cenabı Hak bunları Kurban olarak kabul etmedi. Kabil suçu kendi nefsinde aramadı zira kendisini üstün görüyordu. O halde suçlu Habil’di onun varlığı ona zarar veriyordu ve onun güzel mallarıda onun hakkıydı. Neticede masum karseşini öldürdü ve ebediyyen cehennemi kazandı.
İnsanlık tarihinde zülümleriyle meşhur olan ve kendilerini halklarına “Rab” olarak kabul ettiren Nabukat Nezzar (BuhtunNesir), Nemrud’lar, Firavun’lar, Yunan ve Roma Tiran’larıda yönetimi ele geçirdikten sonra kapıldıkları üstünlük komleksiyle kendilerini “İlah” ilan ettiler. Bu “İlahlık” tan kasıtları zannedildiği gibi sizi biz yaratıyoruz anlamında değildi. Biz sizin sahipleriniziz ondan dolayıda bizim koyduğumuz kanunlar ve kurallar çerçevesinde yaşamak mecburiyetindesiniz diyorlardı. Kısaca Vahyi İlahiye dayanmayan her sistem gibi beşerin heva ve hevesinden zuhur eden zülümle idare ediyorlardı.
Her nefis gibi ölümlü oldukları halde kendilerinin ölümsüz diğer insanların ölümlü olduğuna halklarını inandırdılar. Kendi adlarına tapınaklar yapıp insanları kendilerine ve kadınlarına secde ettirip kurbanlar kestirdiler. Öldükleri zaman servetleriyle beraber gömülecekleri Piramit,ler veya devasa kabirler inşaa ettiler. Çünkü Tenasuh (Reenkarnasyon) yani birgün geri döneceklerine inanıyorlardı.
Bu üstünlük komleksli ruh halleriyle hem kendi halklarına hemde istila ettikleri topraklar da yaşayan halklara büyük zülümler ettiler. Fakat bütün bu gaddar ve zalim tiranlar başta kalabilmek için kendi halklarının desteğini kaybetmemek adına onlarında kendisiyle münasebetlerinden dolayı diğer halklardan üstün olduklarına inandırdılar.
Kur’an ilk nazil olduğunda Mekke’li müşriklerin reisleri Hz. Muhammed (ASM) itimat ettikleri ve takdir ettikleri halde neden bizden çıkmadı gerekçesiyle gururlarına ve kabile asabiyetlerine yenik düşüp iman ile şereflenemediler.
İnşaallah gelecek makalemizde Yahudi ırkçılığını işleyeceğiz. Selametle kalın.
Mehmet Nuri Turan