Nurdanhaber-Haber Merkezi
Dedesi Tillo’da M. Siyye Camiinde imamdı. Henüz küçük yaşlarındayken Üstaddan övgüyle bahsediyordu. Üstada derin bir muhabbet ve itimadı vardı.
Ankara’ya 1938’de geldiğinde henüz 8 yaşındaydı. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Daha sonra İTÜ Makina Bölümünde 2 yıl okudu. Bir rahatsızlığından dolayı tekrar Ankara’ya döndü. 1950 yılında, Diyanet câmiasında görev almak için bir imtihana girdi. Kendisini bizzat Ahmed Hamdi Akseki (bk. Ahmed Hamdi Akseki maddesi) imtihan etti. Akseki’nin sorduğu “Kur’ân-ı Kerim radyodan kahvehanelerden okunuyor. Bu günah olmaz mı?” sorusuna verdiği şu cevap onu çok etkilemişti:
“Kelâm-ı İlâhî kahvede okunursa belki oradakilerin ıslâhına vesile olur. Orada okunması Kur’ân’a bir nakise olmaz.”
O sıralarda Üstad Bediüzzaman’a muhabbeti vardı. Ancak Diyanette tanıştığı İskender Göçer isimli kişinin bir süre etkisinde kaldı. Zira bu kişi bütün peygamberlerin hayatlarını gözlerinin önüne getirildiğini, hangi peygamberin nerede, nasıl mücadele ettiğini kendisine gösterildiğini söylüyordu. Kendisine sürekli mânevî telkinat yapıldığından bahsediyordu. Hattâ kendisinin Mehdi olduğunu iddia ediyordu.
Bir süre sonra İskender Göçer’in anlattıklarını sorgulamaya başladı. Kendi ifadesiyle “Bunu bilse bilse Bediüzzaman Said Nursî bilir” diyerek Üstad Bediüzzaman’a gitmeye karar verdi. İskender Göçer ve babasıyla birlikte Üstad’ı ziyaret etmek için Isparta’ya gitti. Ancak akşam vaktinde geldikleri için Üstad Bediüzzaman görüşmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine bir otelde kaldılar. Ertesi gün Ceylan Çalışkan otele geldi ve Üstad Hazretlerinin sadece kendisiyle birlikte babasının gelebileceğini söyledi.
Üstad Bediüzzaman onları kucaklayarak “70 senedir oradan (Tillo’dan) bir yardımcı vermesi için Allah’a dua ediyordum ve bir yardımcı bekliyordum. Allah sizi bana yolladı” dedi.
Bu görüşmenin ardından Said Özdemir, her şeyini, Ankara’da, Risale-i Nur’un basılıp çoğaltılması hizmetine adadı. Basılan risaleleri Üstad Bediüzzaman’a gönderiyor veya bizzat kendisi takdim ediyordu.
Bir Isparta ziyareti sırasında, Üstad Bediüzzaman ona Sözler’i matbaada basmalarını istemiş,“Maya (sermaye) yaparsınız” diyerek 600 lira vermişti.
Buradaki diğer Nur talebeleriyle birlikte, Sözler’i ilk olarak Ankara’daki Ayyıldız Matbaasında bastırdılar.
Basılan risaleler formalar halinde Üstada gidiyordu. Üstad tashih ettikten sonra derhal baskı işlemine geçiliyordu.
Said Özdemir’in Üstadı en son ziyareti Sikke-i Tasdik-i Gaybî sebebiyle oldu. Ankara’ya dönüşünden bir süre sonra hapse atıldı. Hapse girişinin üçüncü günü Üstad Bediüzzaman’ın Urfa’da vefat ettiğini duydular.
Üstad Bediüzzaman, en son görüşmesinde kendisine şöyle demişti:
“Kardeşim, hizmeti düşünmeyin, hizmeti en muhalife dahi Cenab-ı Hak yaptırır. Sizin düşüneceğiniz; uhuvvet, muhabbet, ittihat ve tesanüttür.”