Toplumda yediden yetmişe herkesin dilinde dolaşan bir söz vardır: “Çalışmak da ibadettir” diye. Doğru, çalışmak da bir ibadettir ama…

Nasıl ki okulda her dersin notu, o dersten geçtiğin sınava göre belirlenir. Mesela matematik sınavından aldığın not Türkçe dersinden de geçmeni sağlamaz. Aynen öyle de; Allah’ın Kuran’da farz kıldığı namaz, oruç gibi ibadetleri yapmadan sadece çalışmak ile onların sorumluluğundan kurtulamayız, yani çalışmalarımız bu ibadetlerin yerini tutmaz.

Ayrıca, dünya geçimini sağlamak amacıyla yaptığımız çalışmaların ibadet sayılabilmesi için kulluk niyetiyle ve bilinciyle olması gerekir. Yani sadece geçimini sağlamak için değil, tüm ibadetlerde niyet ettiğimiz gibi Allah’ın rızasını kazanmak adına olmalıdır. Hâlbuki sırf kulluk için emredilmiş bir ibadet olan namazı terk edenin, dünyevi çalışmalarını kulluk bilinciyle yaptığını söylemesi ne kadar gerçekçi olabilir.

Mesela sen bir şirkette memur olsan ve mesai arkadaşlarınla aran çok iyi olsa, hep onların işini görsen, yardım etsen buna karşılık onlar da seni övse, alkışlasa, el üstünde tutsa, ama bu arada sana ait asıl işini yapmasan, patronun yanında şöyle demen ne kadar inandırıcı olabilir: “Ama patronum ben iş ortamını motive ediyordum ki arkadaşlar daha verimli çalışsın.” Patronun da cevap olarak: “Sen daha kendine ait asıl işini yapmayarak işleri aksattığın halde, bunları şirketin verimliliği için yaptığına nasıl inanayım. Belli ki sen bunları, arkadaşlarının beğenilerini, alkışlarını toplamak için yapıyorsun, şirketi değil kendini düşünüyorsun .”demez mi?

Aynen öyle de; geçimimizi sağlamak amacıyla yaptığımız günlük çalışmalarımızın, sırf kendimiz için dünyada rahat bir hayat sürmek adına olmadığını, aynı zamanda bunların Allah’ın razı olacağı topluma faydalı olmak ve helalinden kazanmak gibi maksatlarla yapıldığını göstermek ve böylece onların ibadet sayılabilmelerini sağlamak için, öncelikle başta namaz olarak bizden istenen farz ibadetlerimizi yerine getirmemiz gerekir.

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Mesela yirmi dört kiloluk bir sütün tamamının yoğurt olması için, içine bir kilo kadar yoğurt atmak yeterlidir. İşte yirmi dört kilo sütü yirmi dört saate benzetsek – beş vakit namazı da toplasan bir saat eder – o da sütü mayalayan yoğurt gibidir. Ve sonunda o bir kilo yoğurt tüm süt kabını yoğurda çevirdiği gibi, o bir saatlik namaz ibadeti de tüm günde yapılan hayırlı işleri ibadete çevirir. Yani her vakit namaz, sonrasında yapılacak iyi işler için bir kulluk niyeti hükmüne geçer ve o kişinin yemek yemesinden çalışmasına hatta uyumasına kadar tüm günlük âdetleri ibadete döner.

Mehmet BİLEN