Balfour Deklarasyonu’nun üzerinden bir asır geçmesine rağmen etkileri Filistinlilerin hayatında hâlâ hissediliyor.
Balfour Deklarasyonu sonrasında İsrail‘in kurulması ile 1948’den itibaren topraklarını geride bırakarak göç etmek zorunda kalan ve bugün “Filistinli mülteciler” olarak tanımlanan kitle olaydan en fazla etkilenen kesim oldu.
Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, 2 Kasım 1917’de siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild’e yazdığı mektupla ilan ettiği bildiri, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
Silahlı Siyonist çeteler, 1948’de Filistin’deki tarihi köylerden ve şehirlerden yaklaşık 957 bin Filistinliyi zorla göç ettirdikten sonra aynı yıl 14 Mayıs günü İsrail’in kuruluşunu ilan etti.
Geçen asrın ortalarında başlayan binlerce Filistinlinin topraklarından edilmesi faciası halen durmadı. Birçok Filistinli zorlu şartlarda yaklaşık 69 yıldır kamplarda yaşamaya devam ediyor.
Filistin nüfusunun yaklaşık yarısı mülteci durumunda
Bugün ise Filistin İstatistik Merkezine göre, Filistinli mültecilerin sayısı 5 milyon 900 bine ulaşmış durumda, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) ise bu rakamın 5 milyon 300 bine yaklaştığını belirtiyor.
Filistinlilerin toplam nüfusu 12 milyon 400 bine tekabül ediyor, mülteciler ise bu rakamın neredeyse yarısını oluşturuyor.
Filistinlilerin yaşadığı BM tarafından yaptırılan kampların alanı ise nüfusun artmasına rağmen aynı kalıyor.
İsrail’in 2006’dan bu yana Gazze’de uyguladığı ambargo sebebiyle Gazze’deki mülteciler, insani krizle karşı karşıya kalırken BM’ye göre Gazze’deki nüfusun yüzde 80’i fakirlik ve işsizlik sebebiyle yaşamak için uluslararası yardıma muhtaç durumda.
Kamplardaki en büyük sıkıntı yoksulluk
Batı Şeria’daki Avrupa-Akdeniz Gözlemevi Müdürü Maha el-Hüseyni, Filistinli mültecilerin kamplardaki sıkı kısıtlamalardan dolayı yoksulluk ve işsizlikle boğuştuğunu söyledi.
Hüseyni “İsrail güçleri, Batı Şeria’daki Filistinli mültecilere karşı idari cezalar ve fiziksel şiddet gibi tehlikeli ihlallerde bulunuyor.” dedi.
Lübnan’daki kamplarda yaşayan Filistinlilerin ise çok kötü koşullarda yaşadığını ifade eden Hüseyni, “Lübnan’daki kamplarda bulunan nüfusun yüzde 80’i, hükümetin mültecilerin çalışmaları konusundaki yasal kısıtlamalarından dolayı yoksulluk sınırının altında.” diye konuştu.