ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ:
İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz.
Elcevap: Biz kendi arzu ve tedbirimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızınfevkinde, bize, daha hayırlı bir ihtiyar işimize hâkimdir. İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazife-i hakikiyeden alıkoyup meşgul ediyor. Hattâ, kaç defadır esrâr-ı Kur’âniyeye karşı o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyakve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu. Bunda iki hikmet buldum:
Birisi, لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللهُ yasağına karşı hilâf-ı edepte bulunmak ihtimâli var.
İkincisi, hakâik-ı esâsiye-i imâniye ve Kur’âniyenin berâhîn-i kat’iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkindebir meziyet ve kıymeti vardır. O vazife-i kudsiyede kat’î hüccetler ve muhkem delillersûiistimâle meydan vermiyorlar. Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbutolmayan ulûm-u hafiyede sûiistimâl girip şarlatanların istifade etmeleri ihtimâlidir. Zaten hakikatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsânedilir.
İşte, ilm-i cifrin anahtarları içinde en kolayı ve belki en sâfisi ve belki en güzeli,ism-i Bedi’den gelen ve Kur’ân’da Lâfza-i Celâlde cilvesini gösteren ve bizimneşrettiğimiz âsârı ziynetlendiren tevâfukun envâlarıdır. Kerâmet-i Gavsiyenin birkaç yerinde bir nebze gösterilmiş.
Ezcümle, tevâfuk birkaç cihette birşeyi gösterse, delâlet derecesinde bir işarettir. Bazan birtek tevâfuk, bazı karâinle delâlet hükmüne geçer. Her ne ise, şimdilik bu kadar yeter. Ciddî ihtiyaç olsa size bildirilecektir.
Dokuzuncu Lem’a /Üçüncü Sualiniz