Eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, ”Artık adil düzenler kurmak zorundayız. Kafa yapımızı, sistemlerimizi değiştirmek zorundayız. Dış güçleri topraklarımızdan çıkarıp yeniden o muazzam İslam medeniyetini inşa etmeliyiz” dedi.
Eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, ”Biz Müslümanlar ne zaman ki ülkelerimizi adaletle yönetmekten uzaklaştık, o zaman dış güçler ‘sözde adalet’ getirmeyi bahane ederek topraklarımıza girdi. Artık adil düzenler kurmak zorundayız. Kafa yapımızı, sistemlerimizi değiştirmek zorundayız. Dış güçleri topraklarımızdan çıkarıp yeniden o muazzam İslam medeniyetini inşa etmeliyiz.” dedi.
Al Şark Forum tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanlığı ve El Cezire’nin desteğiyle Hilton Oteli’nde düzenlenen “Al Şark Gençlik Yıllık Konferansı 2017” devam ediyor.
“İş ve Girişimcilik” konulu oturuma, video konferansla bağlanan eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, İslam medeniyetini canlandırmanın ve yüceltmenin tek rehberinin Kur’an-ı Kerim olduğunu söyledi.
Muhammed, Kur’an’da ‘adaletle’ ilgili en az 43 ayet olduğunu belirterek, şunları söyledi:
”Biz Müslümanlar ne zamanki ülkelerimizi adaletle yönetmek uzaklaştık o zaman dış güçler bize ‘sözde adalet ‘getirmek için bahane buldular ve topraklarımıza girdiler. Artık adil düzenler kurmak zorundayız. Kafa yapımızı, sistemlerimizi değiştirmek zorundayız. Dış güçleri topraklarımızdan çıkarıp yeniden o muazzam İslam medeniyetini inşa etmeliyiz.”
Din alimlerinin ya da ulemanın öğretilerinin Kur’an öğretileri ile uyum içinde olması gerektiğine dikkati çeken Muhammed, şöyle devam etti:
”Müslüman hayatı değerlidir. Dosdoğru Kur’an-ı Kerim’e uyarak yaşamalıyız. İslam ülkelerini, birtakım alimlerin, din adamlarının fikirleri doğrultusunda ayrıştırmayalım. Dış güçlere sizi parçalamaları için zemin hazırlamayın. Sadece bunlara inanmayalım. İslam topraklarına mezhepçilik tohumları ekmeyelim. Herhangi bir ulemanın öğretileri Kur’an’a uyuyorsa ancak o zaman öğretileri kabul edin.”
”Kendimizi savunacak silahlar üretmek zorundayız”
Muhammed, teknolojik ve bilgi birikiminden yoksun İslam toplumlarının, kendisine saldıran ülkelere bağımlı hale geldiğini savunarak, şöyle devam etti:
“İslam bize insanlığı, Müslümanları savunmamızı söyler. Biz ne yapıyoruz peki? Kendimizi savunacağımız silahları bile başka ülkelerden temin ediyoruz. Bu silahları sağlayacak ne teknolojiye, ne bilgiye ne de tekniğe sahibiz. Teknolojimiz maalesef buna el vermiyor. Bize verilen silahlar da en eski ve işe yaramaz olanları maalesef. Kendimizi korumak zorunda olduğumuz ülkelere bile bağımlı duruma gelmiş durumdayız. Savaşı her an hissetiğimiz böylesine bir dünyada kendimizi ve topraklarımızı savunacak silahlar üretmek zorundayız. Artık Müslüman ülkeler olarak her an bize saldıracak ülkelerden silah almayı bırakıp kendimiz üretmek zorundayız. Müslümanlar ne kadar dine önem veriyorsa o kadar da fen ilimlerine önem vermek zorunda.”
”Silahlarımızı birilerine saldırmak için değil sadece kendimizi savunmak için üreteceğiz.” diyen Muhammed, ”Silaha sahip olmak zorundayız. Çünkü biz İslam medeniyetini koruyamadık. Tüm İslam toprakları, medeniyeti emperyalist güçler tarafından işgal ve talan edildi. Ve biz bu değerlerimize sahip çıkmadık.” diye konuştu.
”Türkiye, her anlamda yeni ve güçlü bir pazar olma yönünde ilerliyor”
Konferansta konuşan Filistin asıllı Amerikalı CEO ve Hult Prize Foundation Kurucusu Ahmad Askhar ise Filistinli bir ailenin çocuğu olarak ABD’ye göç etmesini, iş dünyasındaki yükselişini, ABD’de ticari hayatı ve ABD sermayesinin nasıl işlediği hakkında bilgiler paylaştı.
Gençlere seslenen Askhar, ”Siz, gelecek yönetici kuşaklar, ticareti ve parayı nasıl işlemeniz ve nasıl kontrol altında tutmanız gerektiğini bilmek zorundasınız.” dedi.
Çağımızda 60 trilyon dolar gibi devasa bir rakamın ortada olduğunu ve sürekli el değiştirdiğini söyleyen Askhar, bu parayı yönetecek kuşakların parayı nasıl kontrol etmeleri gerektiğini de anlattı.
Askhar, 60 trilyonluk bir pazarda, Türkiye’nin hızla gelişen ekonomisi ve iş gücüyle aktif rol alması gerektiğini kayederek, “Türkiye, her anlamda yeni ve güçlü bir pazar olma yönünde ilerliyor. Para, iş gücü, ticari dallar konusunda değerlendirilebilecek bir sürü alan var. Bu alanların belirlenmesi lazım. 60 trilyon dolarlık bir pazarda nasıl bir rol oynayabilir, nasıl bir rol üstelenebilir bunun bir an önce belirlenmesi lazım.” diye konuştu.
Hükümetlerin ve partilerin geleceğe yönelik konjönktürler belirlemesinin zorunluluğuna değinen Askhar, ”Hükümetler partiler artık geleceğe yönelik tasarımlar projeler üzerinde yoğunlaşmak zorunda. Ve geleceğı kurgulamak zorunda. Milenyum çağı bambaşka bir çağ. Bu çağa uygun kuramlar politikalar ve ticari anlayışlar belirlenmeli. Bu anlamda Türkiye de bir an önce geleceği için kuramlar geliştirmek zorunda” ifadelerini kullandı.