Evet, sevgili okurlar.
Dünya gerçekten çok büyük bir buhran içerisinde kıvranıp duruyor.
Bakınız, dün ansızın Amerika’nın Las Vegas kentinde büyük bir terör olayı meydana geldi.
Amerika kendini bunlardan kurtarabilir mi?
Veyahut bunları bir daha yaşatmamak için engel teşkil edebilir mi?
Kesinlikle hayır demek zorundayız.
Herkes için ölüm, dehşet ve kıyamet saati mukadder olduğu gibi, elbette ki Amerika için de bu tür terör olayları da mukadderdir.
Hatta daha fazlasıyla…
Ümit ediyoruz ki Amerika’nın ve İngilizlerin, Belçikaların, Fransaların, tüm haçlı emperyalistlerin İslam ülkelerine ihraç ettiği terör bir gün onların başını yiyecektir ve yemektedir.
İslam dünyası için terör belası ne kadar mukadderse, kesinlikle küfür dünyası için de daha fazlasıyla mukadderdir ve mukadder olacaktır.
* * *
Bunu gerçekleştirenlerin kimliği, belirlendi…
Tabi, gerçek kimlik diyebiliriz ki teröristlik unvanıdır.
Bu terörü gerçekleştiren terörist, ismi, cismi, ırkı, coğrafyası, memleketi, devleti her ne olursa olsun…
Amerika gibi demokrasiyle yönetilen günümüzün cihanşümul bir devleti içerisinde bu meydana geliyorsa…
Devlet olarak Amerika bunun boyutunu bir türlü keşfedemiyorsa…
Yeryüzünde terör odaklarının meydana gelmesi, özellikle Türkiye’miz gibi bazı devletlerde veya Ortadoğu’nun herhangi bir ülkesinde meydana gelmesi, artık öyle inanıyoruz ki adet halinden çıkmıştır…
Yavaş yavaş Amerika’ya endeksleniyor.
Hani atasözü var; “Çalma başkasının kapısını çalarlar senin kapını…”
İşte bu örneklemeyle yola çıkarsak, bugün Amerika artık sırasını beklemek üzere yavaş yavaş terör odaklarının “cirit attığı” ülke konumuna geliyor…
Zira sorarlar.
Sen İslam ülkelerine, Ortadoğu’ya DEAŞ gibi, PYD gibi, PKK gibi dehşet saçan terör odaklarını ihraç ediyorsan, ihraç ettiğin mal, kesinlikle sana geri dönecektir.
Hem de çürümüşlüğüyle dönecektir.
Ama her şeyden evvel, bize göre terör odakları bir vakıadır.
Hem de dehşet saçan vakıalardan en önemlileridir.
Milletlerin beklediği gerçek kıyametin bir öncüsüdür ve çağrısıdır.
Yeryüzünde insan temel hak ve özgürlüğüne aykırı olarak hareket ettiği için, artık onun başına da “karialar” denilen önemli kıyamet kopma olayları her an için gelebilir?
Bu beklenti içerisinde olmalıdırlar.
Ki geldiği zaman da hiç kimse bir şey yapamaz.
Amerika da olsa yine bir şey yapamaz.
Nitekim dün meydana geldi.
Hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadı.
Dünyanın yıllardan beri çağ dışılık bir zorbalıkla, Müslüman ülkelerin başına musallat ettirdiği belalar, öyle ümit ediyoruz ki artık onların üzerine dönecektir ve dönüştürülecektir.
İslam ülkeleri dahi İslam’a uymayan, İslam’ı tanımayan, İslam ve imanın semtinden geçemeyen bir ülke ne kadar güçlü olursa olsun, kendini hiçbir zaman terör odaklarından kurtaramaz.
Bu nedenle Türkiye, yıllardan beri antidemokratik hukuk dışılıkla Müslümanlara, özellikle İslam ulemalarına karşı beslediği kin, nefret, tümüyle Kemalizm, Atatürkçülük, laikçilik ve CHP misyonuyla yola çıkmıştır…
1923 itibariyle, devletin temelini ırkçılık üzerine kurmuşlardır..
Bu ırkçılık Türkiye’yi gerçekten çok küçültmüştür.
Ve daha da küçülteceği endişesini taşıyoruz.
* * *
Bakınız, Barzani belası kapıya geldi.
Her ne kadar İran ve Irak’ın İbadi’si Türkiye’ye koltuk çıkma görüntülerini kendilerine veriyorsa da…
İnanın Allah’a samimi değillerdir.
Sadece hedefleri Türkiye’yi biraz daha zayıflatmak, küçültmek ve Erdoğan’ın misyonuyla oynamaktır.
Zira rakiptir.
Keza Amerika ve diğer haçlılar ve İsrail gibi Siyonist kefereler de aynı kulvardadırlar…
Bunların hepsi böyledir.
Ama ne çare ki bir türlü Türkiye bunları ya görmüyor, ya da görmezlikten geliyor?
Veyahut da idare-i maslahat yapıyor.
40 yıldan beri Türkiye’yi rahatsız eden, kan gölü durumuna getiren PKK terör örgütü varken ki hala da vardır.
Kuzey Irak ne yapıyordu?
İran ne yapıyordu?
Amerika ne yapıyordu acaba?
Elbette ki silah veriyorlardı ve hala da veriyor.
Ama bizim resmi sıfat, resmi dil, bugüne kadar bir türlü mertlikle, cesaretle dile getirememişlerdir.
Ve getireceği de görünmüyor.
Az da olsa gelen giden hükümet ve iktidarlar arasında yine yüreklilik gösteren Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dır.
* * *
Evet, Barzani kendisine göre bir Kürdistan coğrafyasını genişletmek üzere yola çıkmışsa, fakat kesinlikle bilmeli ve anlamalıdır ki sıra ona gelmeden İsrail gibi bazı zinde güçler sıradadır.
Önce onu götürürler, ondan sonra da sıra diğer İslam ülkelerinde.
Mühim olan onu öncü olarak onu kullanmaları ve hedeflerine ulaşma yolunda piyon olarak, değerlendirilmeleridir…
Oysaki Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür şeyleri zaman zaman net görüyor, tespit ediyor ve isimlendiriyor.
Nitekim bir önceki günkü TBMM çatısı altında yasama yılı açılışında Barzani ve Fetullah Gülen’i kast ederek “Biz yeni Lawrence’ları artık tanımıyoruz” dedi.
Bu itibarla bu tespit yerli yerinde bir tespittir…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ