İngiliz Sömürgeler Bakanı! Gladson, elindeki Kur’ân’ı havaya kaldırıp meclislerinde şöyle der: “Bu Kur’ân İslamların elinde bulundukça biz onlara hakim olamayız! Ne yapıp edip bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız, yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız!”….. Bu sözleri gazeteden Vali Tahir Paşa vasıtasıyla duyan Üstad: “Ben Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez bir güneş olduğunu dünyaya ispat edeceğim!” der… Daha Risale-i Nurlar tam olarak yazılmaya başlamamıştır!… Daha Barla’ya sürgün edilmemiştir! Daha meclisin dualarla açılışına çağrılmamıştır!… Yani daha İngiliz siyonistleri dinsizliği, komiteler kurup İslam ülkelerine ve bilhassa merkez-i hilafet olan bu memlekette tatbik planlarına Lozan anlaşmalarıyla start vereceği vakitlerin öncesi… İşte bu iki cereyanın, iman ve küfür cereyanının başlangıcı, Müslümanların elinden Kur’ân’ı almak, Kur’ân diye ellerine uyduruk meal-tefsirler vermek, uyduruk mealci ve tefsircileri “alim” diye hazırlayıp yollamak, Kur’ân harflerini kaldırmak, derken toprağa gömmek ve yakmak…. Elbette kendilerine hasım gibi çıkan bir “müceddid” ve “son imam”ın Risale-i Nur olan imani tefsirleri, onların her türlü baskı, hapis, işkence ve taarruzları eşliğinde, Firavunun sarayında büyüyen Musa gibi, gözlerinin önünde ve göz göre göre doğmaya, büyümeye, yayılmaya başlaması!….. Onlarınki üfleme olarak kalıp doğan bir güneşi ne etseler söndüremeyişleri!….. BU kez taktik değiştirip fetö gibi Nurlara muarız değil de kendi ayrı yollarında çok “dostane ve taraftar” imiş gibi görünüp yine içinden siyonist tezgâhı çıkması!…. Çünkü bizi yıkmak için bu Kur’ân’ı elimizden alıp yerine “Kur’ân Müslümancılarını” Risaleleri alıp yerine fetöbaşını! getirmeye de muvaffak olamadılar!….. Çünkü bu milletin sinesinden, kale ve siper gibi imanlı göğsünden bu Kur’ân’ı çekip alamıyor, soğutamıyorlar!… O yüzden de yıkamıyorlar!…. Komiteler zannediyor ki, cemaatler ve hak tarikatler kapatılsa bir nebze yıkacaklar!… Burada Kur’ân’ı yıkamadığınız, soğutamadığınız aynı yerde Kur’ân’a ve tefsirlerine sarılan ve kalben bağlanan bu yeni nesli eskisinden daha çok yıkamamak için ne çok sebep var!…. Çünkü eskisinden daha çok anlıyoruz herşeyi!… Ve siz, eskisinden daha da güçsüz ve rezil olmuşsunuz!…. Asıl şimdi kendi halklarınızdaki hakiki İsevi dinine taraftar olup Kur’ân’a ittiba edeceklere karşı ne edeceğinizin derdiyle uykularınız kaçıyor!…… O güneş batıdan da doğuyor! Ve üfleyip söndürmeye yetmiyor zehirli nefesiniz!….
Yazının tamamı: Akşam Haberi