Ezan gönüllere hitap eden bir sadâ, bizlere Rabbimiz’in emrini hatırlatan Bilalî ses. İşte bizler için bu denli kıymetli olan ezan bir o kadar da sevap kaynağı. Ezanı dinleme ve tekrar etmenin fazîletlerini sizler için derledik…
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ezanı işittiğiniz zaman siz de müezzinin söylediklerini söyleyiniz.”
(Buhârî, Ezân 7; Müslim, Salât 10-11. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 40;)
Müezzinin ezanını duyan her müslümanın onun söylediklerini tekrar etmesi gerektiğinde bütün İslâm âlimleri görüş birliği içindedirler. Ancak bunun dînî hükmünün ne olduğu konusunda farklı görüşleri vardır. Hanefîlere göre, ezanı duyanların müezzine icâbet edip onun sözünü tekrarlamaları vâciptir. Çünkü bu konuya dair hadislerdeki emirler vücûb ifade eder. Nitekim ezanın okunduğunu işitenlerin Kur’an okumayı, konuşmayı, selâm alıp vermeyi terketmeleri vâciptir. Bunlar hakkındaki hüküm vâcip olunca, ezanı tekrarlamak da vâcip olur.
Muâviye radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Kıyamet günü boyunları en uzun olanlar müezzinlerdir” buyururken işittim, demiştir.
(Müslim, Salât 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Ezân 5)
İmâm Mâlik, Şâfiî, Ahmed İbni Hanbel ve fukahânın büyük çoğunluğuna göre ise, bu hadislerdeki emir vâciplik değil, müstehaplık ifade eder; dolayısıyla müezzinin söylediklerini tekrarlamak müstehaptır. Hanefî fakihlerden Tahâvî de aynı kanaattedir. İmam Nevevî, abdestli, abdestsiz, cünüp, hayızlı herkesin ezanı tekrarlamasının müstehap olduğunu söyler. Tekrarlamaya engel olan sebepler ise, helâda olmak, eşiyle ilişki halinde bulunmak veya namaz kılmak gibi hallerdir. Bu hallerde ezan tekrarlanmaz. Ancak namaz kılan kimse, namazını bitirince ezanı tekrarlar denilmiştir. Kur’an okuyan veya tesbih çeken kimse ezanı duyunca bunları bırakır ve müezzinin söylediklerini tekrar eder. Kametin hükmü de aynen ezan gibidir. Hanefî fakih Kemal İbni Hümâm kameti tekrar etmenin müstehap olduğunu söyler.
Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddedilmez.”
(Ebû Dâvûd, Salât 35; Tirmizî, Salât 158)
Müezzinin sözlerinden “hayye ‘ale’s-salâh” ve “hayye ‘ale’l-felâh” ile sabah ezanındaki “es-salâtü hayrun mine’n-nevm” tekrarlanmaz. Kamette de “kad kameti’s-salâh” tekrar edilmez. Bunların yerine, müezzin “hayye ‘ale’s-salâh” dediğinde, “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” ; “hayye ‘ale’l-felâh” dediğinde, “mâ şâallâhu kâne ve mâ lem yeşe’ lem yekün”; “es-salâtü hayrun mine’n-nevm” dediğinde de, “sadakte ve bererte”; kamette “kad kameti’s-salâh” dediğinde ise, “ekamehallâhu ve edâmehâ” denilir. Bunların her biri müezzin aralarda durduğunda söylenir.
Ezan okunurken ve kamet getirilirken konuşmamak, Kur’an okumamak, selâm verip almamak, kısacası müezzinin sözlerini tekrardan başka bir şeyle meşgul olmamak gerekir. Birkaç camide ezan okununca her müezzine icâbet gerekir mi konusu üzerinde durulmuş, bir camide veya mescidde bulunan kimsenin sadece o cami veya mescidin müezzinine icâbet etmesi yeterli görülmüştür. Evinde, işinde veya mescidlerden dışarıda bulunan kimsenin de sadece kendi mahalle mescidinin müezzinine icâbeti kâfidir denilmiştir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz ezan bittikten sonra kendisine salavat getirilmesini ve onun için vesîleyi istememizi tavsiye buyurmuştur. Peygamber’e salavat getirene Allah’ın on defa salât etmesinden maksat, kuluna rahmet ve mağfiret etmesi, günah ve kusurlarını bağışlamasıdır. Vesîleyi nasıl isteyeceğimiz, her namazdan sonra okunması müstehap olan ve Buhârî’nin rivayet ettiği hadisten anlaşılmaktadır. Bundan sonra gelen hadis, her ezandan sonra okumamız tavsiye edilen bu duayı bize öğretecektir.
Vesîlenin sözlük anlamı, başkasına yaklaşmaya vasıta olan şey demektir. Sultanların yanında mevki sahibi olmaya da bu ad verilir. Burada onunla kastedilen ise, hadisten anlaşıldığı gibi cennette çok üstün bir makamın adıdır. Müslümanlar, her ezandan sonra okudukları duada bu makama ulaşması için Allah Resûlüne dua ederler. Aslında bu dua kendileri içindir; çünkü bu duayı yapanlara Efendimiz kıyamet gününde şefaat edecektir.
HADİSLERDEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
- Müezzin ezan okurken onun söylediklerini tekrar etmek gerekir.
- Ezandaki “hayye ‘ale’s-salâh”, “hayye ‘ale’l-felâh” ve sabah ezanındaki “es-salâtü hayru’n mine’n-nevm” tekrar edilmez, bunlar söylenince biraz önce açıkladığımız dualar okunur.
- Ezan gibi kamet de tekrar edilir. Kamette ezandakilere ilâveten “kad kameti’s-salâh” da tekrar edilmez.
- Ezanın okunduğu vakitler, duaların en makbul olduğu zamanlardır.
- Ezandan sonra Peygamberimize salâtü selâm getirmek ve kendisi için cennette üstün bir makam olan vesîleyi istemek müstehaptır. Bunun için ezan duasını öğrenmek gerekir.
- Ümmetin günahkârlarına da günahsızlarına da şefaat edilecektir. Bu, günahkârların azâbını azaltmak, günahsızların sevaplarını artırmak içindir.
Kaynak: Riyazüs Salihin – Hadis-i Şerif Tercümesi, Erkamyayınları