Bediüzzaman’ın, hayatının üç döneminde verdiği eğitim mücadelesinin özeti
Bediüzzaman’ın eğitim konusundaki yaklaşımını anlamak için Onun yaşadığı üç dönemde eğitim açısından olup bitenleri ve Bediüzzaman’ın stratejilerine kısaca bakalım:
1925 Öncesi Dönem (Osmanlı Devleti)
1) Medreselerin amacından saptığı, tekkelerin su-i istimale uğradığı
2) Mekteplerin popülaritesinin arttığı, Batı eğitim sisteminin hakimiyet kurmaya başladığı
3) Din ve Fen Bilimleri arasında bir çatışma olduğu zannedildiği
4) İslam alemindeki ihtilafların arttığı
5) Cehaletin yaygınlaşıp, fakirleşmenin arttığı
6) Din alimlerinin İslamiyet’in kışrıyla ilgilendiği
7) Batıyı körü körüne taklitçiliğin başladığı
8) Ulus devlet modellerinin öne çıktığı
9) İlmiye sınıfının azaldığı
10) Batı taklitçiliği ve bundan doğan yabancılaşma gözlendiği
11) İslam dünyasında umutların azaldığı, yalan ve hile gibi ahlaki zaafların arttığı bir dönem olarak yaşandı.
Bu dönemde Bediüzzaman;
1) Mektep, medrese ve tekke arasındaki uzlaşma noktalarını ortaya sürmüş, medreselerin fen bilimleriyle buluşmasını; mekteplerin de din bilimleriyle imtizacını öne çıkararak köklü bir eğitim reformu projesini ileri sürmüştür.
2) Din ve bilim arasında, özellikle İslamiyet ile Fen bilimlerinin çatışmak bir yana, fen bilimlerinin kaynağının İslamiyet olduğunu delillerle ortaya koymuştur.
3) İhtilaf, cehalet ve zaruret düşmanlarına karşı, önlemler öne sürmüştür. Bu çerçevede, bu üç düşmanı ortadan kaldırmanın ortak çaresinin “eğitim” olduğunu vurgulamıştır. Medreset’üz Zehra projesi başta olmak üzere, medreselerin ıslahı projesini de ortaya sürmüştür.
4) İslam aleminin dağınıklığının ve cehaletinin kaldırılması için de yine eğitim tabanlı İttihad-ı İslam önermiştir.
5) “Usul” (yöntem)e vurgu yaparak, düşünce geliştirmenin çıkış noktasının yöntemler olduğunu belirtmek istemiştir.
1925-1950 Dönemi
1) Cumhuriyet gibi, halka dayalı bir rejimin, halktan ve halkın dini değerler gibi kavramlarından kopuk bir uygulamaya maruz bırakıldığı,
2) Devletin resmi ideolojisinin eğitim eliyle okullara ve yeni nesillere uygulanmaya başlandığı,
3) Din adına çalışmaların tamamen durduğu veya durdurulduğu,
4) Din eğitiminin ortadan kaldırıldığı,
5) Okuma yazma bilenlerin harf inkılabıyla bir gecede cahil kaldığı,
6) Irkçılığın (Türkçülüğün) devlet politikası olarak benimsendiği,
7) Pozitivist eğitim sisteminin yerleştirilip, dini değerlerden yoksun bir neslin, özellikle Köy enstitüleri gibi yeni nesil üretme çiftliklerinde yetiştirilmesine çalışıldığı, muallimlerin de bu çerçevede eğitim verdiği,
8) Tahripkar ehl-i bid’anın ve değişik ifsat komitelerinin alabildiğine özgür bırakıldığı hatta teşvik gördüğü, tamirat için çalışanların ise yasaklandığı, hapishanelere ve sürgünlere mahkum edildiği,
9) İslamî değerleri tahrip etmeye yönelik Batı düşünce eserlerinin (Dr. Duzi’nin İslam Tarihi gibi) Türkçe’ye çevrilerek genç nesillere okuma zorunluluğunu getirildiği, bir dönem yaşandı.
[table id=189 /]