Nurdan Haber

Kurtuba’da 519 yıl sonra okunan ilk ezan

Kurtuba’da 519 yıl sonra okunan ilk ezan
13 Eylül 2017 - 15:48

Endülüs`ün başkenti Kurtuba`da Endüslüs’ün 1492’de yıkılmasıyla susan ezan 519 yıl sonra ilk kez açıktan ezan okundu. Bu ezanla birlikte Müslümanlar ilk kez Cuma namazı da kıldılar.

8 asır Avrupa topraklarında hüküm süren Endülüs devletinin başkenti olan Kurtuba`da bulunan tarihi Kurtuba Camii`nin hemen yanındaki küçük bir mescitte, yüzyıllar sonra yeniden ezan sesleri yükseldi.

İspanya`daki İslam varlığının sona erdirilmesinden sonra ezanlarının susturulduğu ve Endülüs hükümdarlarının büyük bir özenle 205 yıl boyunca inşa ettiği Kurtuba Camii`nin hemen yanıbaşında artık açıktan ezan okunup namaz kılınıyor. Ve geçtiğimiz Cuma da ilk kez Cuma namazı kılındı.

İspanya`daki müslümanlardan İlknur Boyacıgil Ponce de Leon`un aktardığına göre, geçen cuma günü Kurtuba Camii`nin yakınındaki bir mescitte ezan okundu ve akabinde cuma namazı kılındı

GÖZYAŞLARIYLA KARŞILADILAR

Uygulamanın yeniden başlamasını büyük bir sevinçle karşılayan Endülüs`teki Müslümanlar, Kurtuba`da ezan seslerinin yeniden yükselmesini gözyaşlarıyla karşıladı.

İspanya`dan Dünya Bülteni`ne açıklamalarda bulunan oradaki Müslümanlardan İlknur Boyacıgil Ponce de Leon yaşadıklarını şöyle anlattı: “Geçen hafta İstanbul`dan gelen bir grup ile Kurtuba`ya gittim, grubumuz yaklaşık 30 kişi kadardı. Oradaki Müslümanlar, daha önce bizi kahvehanelerin üzerindeki mescide götürüyordu namaz için ama bu kez `sizi camiye götürelim` dediler. Herhalde bir mescid açtılar oraya götürecekler diye düşünerek takib ettim.

ESKİDEN KAHVEHANE`NİN ÜSTÜNDE KILINIRDI

Katedralin yakınında hep kapalı olan bir yer vardı. 15 gün önce orayı camii olarak açmışlar, daha yapılacak çok çok iş var ama hizmet veriyor. Kapıda misafirler abdest alırken kahvenin sahibi geldi selamlaştık ve hoparlörden ezan sesi duyulmaya başladı. Ben çok şaşırdım ve duygulandım, benim halimi görünce ağlamaya başladı. Meğer caminin imamlığını da o yapıyormuş. `Artık rahat ibadet edebiliyoruz` dedi, 15 gün olmuş cami açılalı anahtar da ondaymış.

Cuma namazını bekledik, elinde yazılı kağıtlarına baka baka cuma hutbesini verdi, o kadar cemaati karşısında görünce çok duygulanmış, imam ağlar, cemaat ağlar bir cuma namazı kılındı. Ama artık Kurtuba`da hem de hoparlörden ezan sesi duyuluyor.”

KURTUBA CAMİİ

Kurtuba Camii İspanya’da Müslüman Endülüs Emevi Devleti zamanında yapılan muhteşem cami. Müslümanlar, Tarık bin Ziyad kumandasında 711 yılında İspanya’ya geçip, buraları fethettiler. Kurtuba (Cordoba) şehrini başkent olarak belirlediler.

Endülüs İslam Devletini kuran Birinci Abdurrahman, Kurtuba’da çok büyük bir cami yaptırmak istedi. Caminin yapılmasına 785 senesinde başlandı. Birinci Abdurrahman’ın ömrü, camin bittiğini görmeye yetmedi. 787 senesinde öldü. Ondan sonra hükümdar olan oğlu Hişam ve torunu Elhakem caminin tamamlanmasına gayret ettiler. Cami on senede tamamlandı. Fakat, bundan sonra, her sene bir parça ilave edilerek en son şeklini 990 yılında yani ancak 205 sene sonra aldı. İkinci Elhakem 976’da camiye altından bir minber yaptırdı.

Cami 120×120 m boyutunda, bir kare şeklinde idi. Karenin iki (kolu) biraz ileriye doğru uzanıyor. Bu kolların uzunluğu 135 metreyi buluyordu. Bu uzanan iki kol, binanın esas gövdesinden çıkan kısımları arasında, bir açık avlu meydana getirmişti. Caminin içinde her biri 10 m yüksekliğinde 1419 sütun bulunuyordu. Bu sütunlar dünyanın en mükemmel mermerlerinden yapılmıştı. Sütun tepelerindeki kemerler, birkaç renkli mermerden parça parça meydana getirilmişti. Camiye girince, insanın gözü bir sütun ormanında kayboluyordu.

Caminin 20 kapısı vardı. Kapıların önünde özel portakallıklar kurulmuş, her taraf yeşilliğe bürünmüştü. Caminin etrafında bahçeler, havuzlar, fiskiyeler, çeşmeler vardı. Müslümanların abdest alabilmesi için pekçok şadırvan yapılmıştı. Zemini en kıymetli mermer ve süslü tahtalar ile işlenmişti.

Hıristiyanlar, 1492’de Endülüs Devletini mahv edip Kurtuba’ya girince, ilk iş olarak, bu camiye saldırdılar. Camiye sığınan Müslümanları merhametsizce boğazladılar. O kadar ki, caminin kapılarından kan akmaya başladı. Ondan sonra, altın minberi parçalayarak aralarında taksim ettiler. Fildişinden yapılmış rahleleri paylaştılar. Minberde saklanan ve hazret-i Osman’ın yazdığı Kur’an-ı kerim’in bir eşi olan inci ve zümrütle işlenmiş nefis Mushafı ayaklarının altına alarak çiğnediler. 1523 senesinde caminin içine bir kilise koymaya karar verdiler. En azından 400 kıymetli mermer sütun yıkıldı. Yapılan kilise, caminin ortasında haç şeklinde 52×12 m boyutunda çirkin bir bina olarak kendini gösterdi.

DEVLETİN MERKEZİ YERİYDİ

Kurtuba Ulu Camii, Endülüs Devleti’nin başşehrinde olması sebebiyle devletin de merkez camisiydi. Yeni devlet başkanları için biat orada alınır, cihat kararı gibi büyük olaylar onun minberinde ilan edilir, kanunlar halka oradan duyurulur, Kâdî’l-kudât meclisi orada tertip edilirdi. Burası aynı zamanda hem Endülüs’ün hem de bütün Avrupa topraklarının gözde üniversitesiydi.. Dinî ve müsbet ilimlerde en seçkin yüksek tahsil sadece orada yapılırdı.

Kurtuba Camii*

Bir grup arkadaşla birlikte 3 Nisan 2009 Cuma günü saat 07.15’te Kurtuba Ulu Camii’ni görmek üzere Almanya’nın Gelsenkirschen kentinden İspanya’nın güneyinde bulunan Cordoba (Kurtuba) kentine hareket ettik. Yaklaşık 2400 kilometre olan yolumuz Hollanda, Belçika, Fransa üzerinden geçiyordu. Paris’e geldiğimizde saat 11.45’ti. Cordoba’ya 100 kilometre kala bir kafede mola verdik. Saat 04.30 olmuştu. Birer çay içtik. Henüz çok erkendi. Sabah namazını kıldık. Saat 07.30 oldu. Tekrar yola çıktık. 08.30’da Kurtuba’ya vardık. Güzel, sakin ve şirin bir kent.

Karşıdaki tepeden Kurtuba Ulu Camii bizi selamlıyordu. Dikkatimizi çeken, caminin ortasına yerleştirilmiş olan kilisenin çan kulesiydi. Caminin giriş kapısını bulduk. Kalın taş duvarlı kale gibi bir yere geldik. Burasını cami sanıyorduk. Henüz açılmamıştı. Çevredeki portakal ağaçlarının altında gezindik. Saat 09.30’da bina açıldı. Giriş paralı. Ödedik. Ama buranın camiye benzer bir tarafı yoktu. Girişteki kadına sorduk. Caminin ileride olduğunu söyledi. Asıl camiye geldik. Dış duvarlarını görünce, “Allahım ne muhteşem bir mabet bu” dedim. Kapıda polisler bekliyordu. Başım üşüdüğü için takke giymiştim. Herhalde bundan ötürü benim Müslüman olduğumu anlayan polis, “No pray inside: İçeride ibadet yok” dedi. İçeri girdik. Tam karşıda mihrap vardı. Son derece güzel, çifte kemerleri taşıyan bir sütun ormanı gibi olan kubbe ve kemerler manzumesi cami gerçekten beni büyüledi.

Endülüs Emevileri’nin başkenti olan ve şimdi Cordoba denilen Kurtuba’da vaktiyle 600 cami varmış. Bunların en görkemlisi Kurtuba Camii’dir. Kubbe sisteminde üst üste binen kemerlerde kırmızı beyaz mermer kullanılmış. Oymalı mermer mihrabı, bütün camiler içinde en güzel olanıdır. Duvarlarda kûfi yazılar, lacivert zemine altınla işlenmiş. Minber, pek çok fildişi parçayla, değerli taşlardan altın çivilerle yapılmış. I. Abdurrahman tarafından 785 yılında Vadil-Kebir ırmağı kenarında bulunan arsa üzerinde inşasına başlanan caminin yapımı 1 yılda tamamlanmış. İlk yapıldığındaki büyüklüğü 75 metre eninde ve 100 metre boyundaydı. Daha sonraki hükümdarlar camiyi, çeşitli eklemelerle büyüttüler. Bu eklemelerden sonra mabet 175 metre uzunlukta, 134 metre genişlikte muazzam bir yapıya dönüştü. Caminin çevresinde 12.20 metre yükseklikte kalın bir duvar vardır.

Dünyada en fazla sütuna sahip olan mabet, Kurtuba Camii’dir. 1419 sütun var. Sütunlardan oluşan 19 paralel yol, bu doğrultuya dik 36 adet yolu dik açıyla kesiyor. Sütunların çoğu granitten, bazıları da çeşitli taşlardan yapılmış. Sütunlar, tuğlalardan ve beyaz taşlardan meydana gelen kemerleri destekliyor. Kurtuba Camii’nin en güzel kısmı, mihrabı ve minberidir. Mihrap at nalı şeklindedir. Mihrap kemerinin dayandığı sütunlar eşsiz güzelliktedir. Caminin dış süsleri çok zarar görmüş olmasına rağmen iç süsleri hâlâ göz kamaştırıcıdır. Mabedin bir diğer özelliği de kemerlerin iki katlı olmasıdır. Bu özellik yalnız Kurtuba Camii’nde bulunmaktadır. Bu muhteşem caminin ortasına bir kilise yerleştirmek için 63 adet çok güzel sütun yıkılmış ve cami 1523’te katedrale çevrilmiş.

1894 yılında Almanya’nın Würzburg kentinde yayınlanmış olan ve Prens Salvador, Prof. Graus, Teolog Kirchberger, Baron von Bibra, bayan Threlfall tarafından hazırlanan “Spanien: İspanya” isimli eserde bu cami hakkında yazılanları sizlere aktarmak istiyorum: Tarık bin Ziyad kumandasında 711’de İspanya’ya geçince Cordoba’yı kendilerine başşehir yapan Müslümanlar, bu topraklara medeniyet getirdiler. Büyük bir saray, hastahaneler, medreseler yaptılar. Bunların yanında bir de büyük camia (üniversite) kurdular. Avrupa’da ilk kurulan üniversite budur. O zamana kadar Avrupalılar bilimde, teknikte, tıpta, tarımda ve medeniyette çok geri kalmışlardı.

Müslümanlar onlara ilim ve medeniyette hocalık ettiler. Endülüs İslâm devletini kuran I. Abdurrahman ibn Muaviye, Kurtuba’da çok büyük bir cami yaptırmak istedi. Bu caminin Bağdat’ta bulunan camilerden daha büyük, daha güzel ve görkemli olmasını istiyordu. Kurtuba’da bu işe en uygun arsayı seçti. Arsa bir Hristiyan’a aitti. İstenilen yüksek fiyatı ödeyip arsayı satın aldı. Caminin yapılmasına 785 yılında başlandı. I. Abdurrahman, her gün inşaatta amele gibi çalışıyordu. İnşaat malzemeleri doğunun çeşitli ülkelerinden getirtildi. Tahta kısımlar için Lübnan’ın en mükemmel ağaçları, başka yerlerden renkli mermerler, Irak’tan ve Suriye’den kıymetli taşlar, inci, zümrüt, fildişi bu araziye yığıldı. Her şey çok güzel ve çok boldu. Cami, ihtişamlı bir bina halinde yükselmeye başladı.

*Prof Süleyman Ateş

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )