İyi nesillerin yetişmesi için sağlam aileler kurmak şarttır. Bunu biliyoruz artık. Aileye yapılan yatırımlar, ülkenin geleceğine yapılmış demektir.

Otuz beş yıllık öğretmenlik hayatımda gördüğüm gerçek şu: Sorunlu, hırçın öğrencilerin hemen hepsi, ailesinde problem yaşanan çocuklardır.

Her sıkıntının bir ferahlığı, her problemin bir çözümü, her derdin bir davası mutlaka vardır. Karanlık gecelerin ardında aydınlık sabahlar saklıdır. Bu gerçeği kavrayanlar hiçbir zaman ümitsiz olmaz. “Başıma bir iş geldi, fakat bu da geçecek…” diye düşünür.

Şimdi şu öykünün tam yeri:

Genç evliler, çok mutludurlar. Yılların tatlı hayalleri nihayet gerçekleşmiş, yeni yuva saadet şarkılarıyla dolmuştur. Ancak bu tablo çok uzun sürmez. Kaynana ile beraber yaşamak zorunda olan genç gelinin huzuru kaçar.

Zaman içinde gelin kaynana gerginliği hat safhaya ulaşır. Ev, cehenneme döner. Bu işin böyle sürmeyeceğine karar veren gelin, baba dostu olan bir attara gider. Derdini anlatır. Artık aile huzurlarının geri gelmeyeceğini söyler.

Yaşlı baharatçı ona bitki özlerinden yaptığı bir şurubu verir. Ve bu karışımı, üç ay boyunca her gün azar azar kaynanasının yemeklerine katmasını söyler.

Zehir az az verilecek; yaşlı kadını, gelinin öldürdüğü belli olmayacaktır.

Yaşlı adam, genç geline kimsenin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını, yemeklerin en nefisini yapmasını, her zamandan daha büyük bir ilgi göstermesini tembihler.

Keyifle eve dönen gelin, adamın dediklerini aynen yapar. Her gün bir birinden güzel yemekler hazırlar ve zehri de azar azar damlatır.

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Kısa süre sonra kaynana da değişmiş; gelinine, kızına davrandığı gibi davranmaya başlamıştır. Evde mutluluk rüzgârları yeniden esmeye başlamıştır.

Ne var ki gelin hanım vicdan azabıyla kıvranmaktadır. Yaptığı plandan pişman vaziyette yaşlı baharatçının yolunu tutar. Kayın validesinin zehirden ölmemesi için bir ilâç ister. Onun çok değiştiğini söyler.

Yaşlı kurt tebessüm eder: “Kızım, sana verdiğim vitaminlerdi. Bunlar kaynananı olsa olsa güçlendirmiştir. Gerçek zehir ise senin beyninde olandı. Sen, ona iyi davrandıkça o da sevgiye yöneldi. Böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz!..”

………………

Ne demiştik? Her sıkıntının bir çaresi, her derdin bir devası elbette vardır.

Çocuklarımızın sağlam bir kişiliğe sahip olmasını istiyorsak; onlar için mutlu, sıcak yuvalar hazırlamalıyız.

Kavgaların eksik olmadığı ailelerin çocukları da sorunlu olacaktır. “Rüzgâr ekenin, fırtına biçeceği” unutulmamalıdır.

Ay’a gitmek istiyorsanız, önce “A” harfini öğrenmeniz gerekiyor. Aynen öyle de geleceğinizi, gençliğinizi düşünüyorsanız, iyi aileler kurun.