Şeyh Hacı Ali Efendi
Nazilli’de Şeyh Hacı Ali Efendi isminde muhterem bir zat vardı. Benim de tayinim Konya Doğanbeyli’ye çıkmıştı. Tayinimin Nazili’ye çıkmasını istiyordum. Nazilli Müftüsü Mehmed Ali Sula ile beraber bana yardımcı olması için bu Şeyh Efendinin yanına gitmiştik. O sırada değişik yerlerden başka kimseler de gelmişti. Onlar benden yaşlı olduklarından onlara yer gösterdi. Ben Emirdağ’lıyım deyince beni yanına oturttu. ‘Bediüzzaman’ı tanıyor musun?’ diye bana sordu. Bende tanıdığımı söyledim. Üstad Hazretlerinden uzun uzun bahsetti. ‘Evladım, biz makamımızın altındakilerin derecesini takdir edebiliriz. Makamımızın üzerindekilerin ise derecelerini takdirden aciziz. Bizim kolumuz kısa olduğu için silsile tarikiyle seyr-i sülûk ediyoruz. Ben, Mevlâna Halid-i Bağdadî Hazretlerine intisablıyım. Bediüzzaman’ın kolu o kadar uzun ki, feyzini bizzat Peygamberimizden (a.s.m.) alıyor’ dedi. (Namık Şenel)
Şeyh Maruf Efendi
Gıyaseddin Emre anlatıyor: Bir sefer, Bekir Berk Muş’a geldiğinde bizim evde namaz kılıyorlar. ‘Bunlar kim?’ diye sordu benim peder. (Şeyh Maruf Efendi) ‘Bediüzzaman’ın talebeleridir’ dedim. O zaman dikkatle bakıp şöyle demişti: ‘Bunların namazında sahabi namazı kokusu var.’ Ve hadis okumuştu. (Meâlen: Ümmetimden bir fırka var ki, onlar kıyâmete kadar hak üzerine gideceklerdir.) ‘O taife bunlardır işte. Nur talebeleri…’
Demişti
[table id=124 /]