İnsanlık camiasının fert ve toplum hayatında, huzur ve barışın, güven ve emniyetin, sevgi ve saygının, şefkat ve merhametin temel unsuru güzel ahlaktır. Güzel ahlak, özet bir ifadeyle; sözlerinde, işlerinde, davranışlarında dürüst olmaktır. Dürüst olan kimsede, yalan-dolan, aldatama, sözünden cayma, ikiyüzlülük, utanmazlık gibi huyların yeri yoktur. Allah’ın indirdiği bütün semavi dinlerde “güzel ahlak” eğitimi, en üst seviyede yer almıştır. Özellikle İslam dininin öğrettiği temel konuların başında güzel ahlak dersi gelir. Peygamber efendimizin “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” şeklindeki beyanı, güzel ahlakın önemini göstermektedir.
İslam’da bilinen ibadetler yanında, güzel ahlaklı/dürüst olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteren aşağıda manaları verilen şu hadisleri de hatırlamakta fayda vardır. Zira, “(Resulüm!) Şüphesiz sen çok büyük bir ahlaka sahipsin”(Kalem:4) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, Allah tarafından güzel ahlakın zirvesinde olduğu ilan edilen Hz. Muhammed (sam)’in her konuda olduğu gibi, bu konuda da değerlendirmeleri çok çok önemlidir:
“Kişinin namazına, orucuna bakmayın; konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına; dünya kendisine güldüğünde, takvayı elden bırakıp bırakmadığına (yani menfaat anındaki tavrına) bakıp öyle değerlendirin”
Diğer bir rivayette de mealen şu ifadelere yer verilmiştir: “kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir(emin-dürüst) olmayanın dini de olmaz”
Güzel ahlak, Allah’ın güzel esmasının gereklerine uygun hareket etmek, O’nun ahlakıyla ahlaklanmak demektir. Kulluğun çok önemli bir göstergesi olan güzel ahlakı mescidin içinde bırakıp dışarı çıkmak ya da Ramazan ayının çıkmasıyla birlikte güzel ahlak gömleğini de çıkarmak, İslam’ın emirlerini günlük bir saat, yıllık bir aya tahsis etmek anlamına gelir.
-Güzel ahlak, öbür dünyada insanı Hz. Peygambere komşu yapacak değerdedir. Bu konudaki bir hadisin manası şöyledir:
“Kıyamet günü benim meclisime en yakın olanlarınız, ahlakı en güzel olanlarınızdır.”
Güzel ahlakın önemli bir göstergesi güler yüzlü olmaktır.
Arapçada şöyle güzel bir söz vardır: “Tebessüm, tercümeye ihtiyaç duymayan evrensel bir dildir”. Yani güler yüzlü olmak, yabancıları tanıştıran, düşmanlıkları dostluğa çeviren, fazla söze ihtiyaç bırakmayan, sessizce bir konuşmadır, gönülden gönüle iletişim hattını kuran bir erdemdir.
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kişi sanki candan bir dost oluvermiştir”(Fussilet:34) mealindeki ayette beyan edilen “kötülüğü iyilikle savma” nın ilk basamağı da tebessüm olsa gerektir.
Tebessüm aynı zamanda cennet yoluna döşenen büyüleyici bir taştır.
“Kardeşine tebessüm etmen/güler yüz göstermen senin için bir sadakadır” manasındaki hadisten bunu anlıyoruz.
Ayet ve hadislerin ışığında yapılan söz konusu açıklamalar, gösteriyor ki, güzel ahlakın bir göstergesi ve bir alt basamağı olan tebessüm, dünyada bir barış elçisi, ahirette ise sevap hazinesinin bir bekçisidir.
Şunu da unutmamak gerekir ki, güzel ahlakın asıl kaynağı Allah’a ve ahiret gününe imandır. Bu imanın kuvveti nispetinde fert ve toplum bazında güzel ahlak gelişir kuvvet bulur; zayıflaması nispetinde de güzel ahlak zayıflar. Peki güzel ahlakın zayıflamasıyla ne olur? İşte cevabı:
“..Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse; güzel ahlâkın esasları olan ihlas, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlahî, sevab-ı uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zahirî asayiş ve insaniyet altında, anarşistlik ve vahşet manaları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamağa başlarlar” (Asa-yı Musa, 44-45)
Bütün İslam âleminin, tüm müslümanların, hepimizin ramazanı makbul, bayramı mebruk, ahlakı güzel olsun. Dışı ibadet ve ubudiyetle, içi ihlas ve samimiyetle dolsun. İslam mefkuresi, İslam kardeşliği, İslam birliği hayatımızın hayatı, ruhumuzun ruhu, canımızın canı olsun. Şahsi menfaatler umumun menfaatine; şahsi garazlar umumun amaçlarına; zulümler adalete; korkaklık metanete; hıyanet emanete; her türlü terör ve anarşi huzur ve barışa kurban olsun. Âmin !
Doç. Dr. Niyazi Beki