Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde Uluslararası Kudüs Vakıfları Toplantısı’na katıldı.
Burada bir konuşma yapan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Buradan 8 milyon Filistinli kardeşime selamlarımı ve dualarımı gönderiyorum. Filistin’deki adaletsizliği ve işgali gidermek için çaba harcayanlara selamlarımı yolluyorum. Kudüs için mücadele eden tüm vicdan sahiplerine saygılarımı yolluyorum. Kudüs 3 semavi din için de kutsal bir şehirdir.
Tüm insanlık tarihinin adeta özüdür. Kudüs’te zaman bizim bildiğimiz vakitlere göre değil kendi mecrasında akar. Peygamberler şehri olan Kudüs tüm Müslümanların Harem-i izzeti ve namusudur. Kudüs’ün işgal altında bulunduğu her gün Müslümanlara zul gelmiştir.
Kudüs’e sahip çıkmak gereken hassasiyeti göstermek her Müslüman’ın görevidir. Bu dava sadece Filistinli kardeşlerimizin davası değildir. Gerek inancımızdan gerekse tarihimizden tevarüs ettiğimiz sorumlulukla Kudüs’e, Kudüs davasına, Filistinli kardeşlerimizin hak ve adalet mücadelesine büyük önem veriyoruz. Kudüs’ün tekrar barış, huzur ve güven şehri olması için gayret sarf ediyoruz.
Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyetidir. Tarih boyunca saldırı ve yıkımlara rağmen ayakta kalmamızda vakıf geleneğinin büyük rolü vardır. Vakıf müessesesinden en fazla yararlanan yer de Kudüs’tür. Suriye de bir zamanlar öyleydi. Suriye’de vakıf eserleri yerle yeksan oluyor. 50 yıldır işgal altında olan Kudüs’te vakıflarımızı ihya etmek ve güçlendirmek için yoğun çaba gösteriyoruz. Bize düşen oradaki eserlere tüm gücümüzle destek olmaktır.
MESCİD-İ AKSA’YA ZİYARET ÇAĞRISI
Müslümanlar olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı sık sık ziyaret etmeliyiz. Bu konuda ciddi bir eksiğimizin olduğunu görüyorum. Müslüman ülkeler arasında en fazla Türkiye’den ziyaretçi gitmiş, ama havaya girmeyelim giden ziyaretçi sayısı 26 binde kalmıştır. Yüzbinler neden Türkiye’den Mescid-i Aksa’ya ziyarete gitmesin. Hiç bahane yok, gitmeli. Bu tablonun bize yakışmadığını kabul etmeliyiz.
İsrail Kudüs’ü Müslümansız yaşatmaya devam ediyor. Hiç kimse hukukun üzerinde değildir. ancak Filistin meselesinde yıllardır üstünlerin hukuku işliyor. İsrail hukuk tanımazlığını sürdürüyor. İsrail bu gücü nereden buluyor? İsrail yaptığı katliamların karşılıksız kalacağını biliyor. Cezasız kalan here suç faili daha da azgınlaştırır. Filistin’de İsrail’in işlediği suçların giderek artmasının nedeni budur.
“TEK ÇÖZÜM FİLİSTİN DEVLETİ”
Sadece 2016 yılında 14 binden fazla radikal İsrailli güvenlik güçleri eşliğinde Mescid-i Aksa’ya girmiştir. Kudüs’ün karakterini değiştirmeye yönelik propagandalara asla izin vermeyeceğiz. İsrail üzeridne baskı oluşturulmalı. Barış süreci konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içindeyiz. Kudüs statüsü konusunda herkes dikkatli davranmalı. Çözümün yegane yolu 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasıdır.
“EZAN YASAĞI UTANÇ VERİCİ”
Ezan bir çağrıdır. Sadece Müslümanlara değil asra bir çağrıdır. Sabah ezanını yasaklamayı amaçlayan bir tasarı İsrail parlamentosunda bekliyor. Bu bir utançtır. İnancınıza güveniyorsanız inanç özgürlüğünden neden korkuyorsunuz. İsrailli yöneticilere soruyorum; inancınıza güveniyorsanız bizim ezan sesimizden neden korkuyorsunuz. Bu konudaki tavrımızı İsrail Cumhurbaşkanı’na da ifade ettim. Açık havayı cezaevine çevirenlere er veya geç cevabımızı vereceğiz. Barışa özlem duyduğumuz dünyada ezan yasağı gelişmelerin önünü tıkar. Meselenin takipçisi olmayı sürdüreceğiz.
“SİYASET BELGESİ ÖNEMLİ BİR ADIM”
Bütün Filistinli kardeşlerimizi yek vücut olarak görmek istiyoruz. Hamas’ın geçtiğimiz günlerde ilan ettiği siyaset belgesini önemli bir adım olarak görüyorum. Bu belge birçok ezberi bozmuştur. Bundan sonra Filistin’in hak ve özgürlük süreci daha da güçlenecektir.”
AA