Şeytan namazda vesvese verdirir
Namaza yeni başlayan birisi, bir din âlimine sorar: “Hocam, eskiden namaz kılmazken şeytan benimle uğraşmazdı, ama namaz kılmaya başladıktan sonra bana sürekli vesvese veriyor, acaba nedendir?”
Din âlimi şöyle cevap verir: “‘Meyveli ağaç taşlanır’ derler. Eskiden meyven olmadığı için şeytan seninle fazla uğraşmamış, ama şimdi meyveli ağaç gibisin, meyvelerini düşürmeye çalışıyor. Nitekim deniz korsanları, hazine taşıyan gemilere saldırırlar, hırsızlar zengin evleri kollarlar.”
Namaz kılan hemen herkes, namaz esnasında şeytanın vesvese vermesinden şikâyetçidir. Namaz kılmak müspet bir eylemdir, namaz kılmamak ise eylemsizlik. Şeytan, insanların müspet işler yapmalarından rahatsız olduğundan bilhassa namaz gibi ibadetlerde insanlarla çok uğraşır. Elinden gelse namaz kıldırmamak ister. Bunu yapamayınca namazın kalitesini düşürmeye çalışır. Ya vaktinde kıldırmaz veya namaz esnasında o kimsenin hayaline lüzumsuz şeyler getirir.
Peygamber Efendimiz şöyle bildirir:
“Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp yellenerek kaçar. Ezan bitince tekrar geri gelir. Namaz için kamet edilince yine arkasını dönüp kaçar. Kamet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulur ve ona: ‘Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla’ diyerek namazdan önce aklında olmayan şeyleri hatırlatır da, neticede insan kaç rekât namaz kıldığını bilemez olur.” (Buhari, Bed’ü’l-Halk, 11)
Bazıları şeytanın vesvesesi sonucu, tam bir cehaletle, tembellik döşeğinde, gaflet uykusunda “Namaz iyidir. Fakat her gün her gün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor.” şeklinde bir düşünce içinde olabilirler. Mesela yeni büluğa ermiş biri, şeytanî bir vesveseyle “yetmiş yıl yaşasam elli beş sene namaz kılmam gerekecek. Bu ise kılmakla bitmez” diyebilir. Hâlbuki bu insan her gün sadece beş defa namaz kılacaktır. Hatta namazı eda ettiğinde diğer vakit girinceye kadar hiçbir namazla mükellef değildir.
Evlenecek bir bayan, ömür boyu yıkayacağı tabakları birden bir dağ gibi karşısında görse, herhalde evlilikten vazgeçer. Hâlbuki her gün sadece üç-beş tabak yıkayacaktır.
Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“…Namazı kıl. Şüphesiz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut Suresi, 45)
Bu ayeti okuyan bazı kimselerin hatırına şöyle bir vesvese gelebilir:
“Bazı insanlar var, namaz kılıyorlar ama hayâsızlıktan ve kötülükten de pek kurtulamamışlar. Bu durumda ayeti nasıl anlamak gerekir?”
Namaz kılan kimse hayâsızlıktan ve kötülükten uzak kalamamışsa, kıldığı namazda problem var demektir. Hakkı verilerek kılınan bir namaz gerçekten hayâsızlıktan ve kötülükten insanı korur.
Bununla beraber şu nokta da önemlidir:
Acaba hayâsızlık ve kötülük, namaz kılanlar arasında mı yaygın, yoksa kılmayanlar arasında mı?
Bu durum insafla araştırıldığında namaz kılan kimselerin kılmayanlara nispetle hayâsızlıktan ve kötülükten daha uzak oldukları görülecektir. Mesela içki içmek veya zina gibi günahlar namaz kılanlar arasında çok az görülür, kılmayanlar arasında ise son derece yaygındır.
Sorularla İslamiyet