NURCULUK VE FETOCULUK VEYA BEDİÜZZAMAN VE F.G
Bölüm -5
5- TEBLİĞ Mİ? DİALOG MU?
“Eğer bütün dünya bana verilse, bir hakikat-ı imaniyeyi feda edemiyorum. Bir hakikatın bir dakika aksini farzetmek, bana gayet elîm geliyor. Bütün dünya benim olsa, bir tek hakaik-i imaniyenin vücud bulmasına bilâ tereddüd vermesine, nefsim itaat ediyor.
وَ اٰمَنَّا بِمَا اَرْسَلْتَ مِنْ رَسُولٍ وَ اٰمَنَّا بِمَا اَنْزَلْتَ مِنْ كِتَابٍ وَ صَدَّقْنَاdediğim vakit nihayetsiz bir kuvvet-i iman hissediyorum. Hakaik-i imaniyenin herbirisinin aksini aklen muhal telakki ediyorum, ehl-i dalaleti nihayetsiz ebleh ve divane görüyorum.” (Mektubat)
Diyen Bediüzzaman hazretlerine bazı müfteriler, Bediüzzaman dialog yolunu açmıştır diyerek çamur atmaya gayret gösteriyorlar.
Halbuki Bediüzzaman hazretleri hiçbir eserinde dialogdan bahsetmemiş. Ancak bütün beşeriyete hatta Papa ve Patriğe de din-i İslâm’ın hakaikını tebliğ etmiş, Patriği teslisden tevhide gelmesini ve âhirzaman Peygamberi (asv)nin nübüvvetini tasdik etmesini bizzat tebliğ etmiş, İslamiyet’e davet etmiştir.
Ve Papaya da Risale-i Nur eserleri içinde hususan Peygamberimiz (sav) nübüvvetini üç yüzden fazla mucizatı izhar ederek isbat eden ve Kur’an’ın hak Kelamullah olduğunu;
” Elde Kur’an gibi bir mu’cize-i bâki varken, başka bürhan aramak aklıma zaid görünür. Elde Kur’an gibi bir bürhan-ı hakikat varken, münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?” (Sözler s.365)
diyerek delilleri ile kırk vech-i i’caz ile apaçık gösteren ve haşir akidesinin ilmi ve aklı deliller ile müberhen olduğunu geceden sonra sabahın, kıştan sonra baharın gelmesi katiyetinde kalbe ikna ve akla isbat eden Zülfikar eserini göndermiştir. Bu ise nebilerin yolunda yürüyen bir İslam âliminin yapması gereken apaçık bir tebliğ vazifesidir.
Son