SORU ÇENGELİNİN AK PAK NOKTASI
-Kelaynak Meskeni, Birecik’e İthaf-
Bir kuş Geçer yücelerden
Bulutlardan da ak pak
Nazlı boynu gerildikçe gerilir
O ıssız vatan, toprak
Beden beden abanmış birbirine.
Aşağıda / saç yolup fizar eden
Maviş Fırat / Akkalemiz görülür.
Kısık gözler Dört döner
Orda / burda ….
Çevre civar fırdolayı tutulmuş,
İyi Bilir, çevrilen fırıldağa
Bıçak kemiğe dayanıncaya kadar
Gıkı bile çıkmayacaktır çevrenin.
Yine de
Bir şeyi daha tam sezer ki kuşcağız;
Onların nesilleri, lâle altın da olsa,
Kabulsüzlük / gönülsüzlük ülkelerinde
Koşacaktır ayaksız.
Bir kuş geçer yücelerden
Arat’tan yana bakınmayı / akıl mı etmez;
Fırat kavaklarının küllü yeşiline / hele …
Sarıp sarmalayan iki kol gibi Kıyı,
Buhurdan Gibi tüter
Ha tüter …
Kekremsi elleriyle ciğerleri yoklayan
İngiliz damıyla kurulundan ağa
Ha bire darı ekmekten öte
“Ağırlık Altın Kal’a,
Hafiflik Başa Bela “
Diye miskinliğine bahane
Arayanın aklından beter
Namertliğin yüz kirinin Tavanı
Yükselir / ha Yükselir.
Bir kuş gelir yücelerden
Hıçkıran Fırat’ı teselli mi, teskin mi
Pek de bilinmez / kafeslerin bağrına inmeye
Elvermez içi ….
Hatırladıkça o hayhuyu
“Kaçakaçı “
Bayraklarında yüreklerinden iri,
Kondurulmuş Uyduruk haçı
Yahud salîbi,
Yakıştırır mı hiç hilâlin Yanına?
Gorup geçirmiştir çünkü,
Büyüklerinden de işitti üstelik;
Moğol’a geçit vermeyen şehri.
Buydu işte; Birecik
Bir kuş gelir bölük bölük
Deniz aşırı ellerden sökün edercesine
Güneye cehpe açmış
Uğru yığınağına, uğursuzluk ağına
Bölük pörçük
Gününü Gün edercesine …
M. Nuri BİNGÖL-1996