Mehmet Sait Kılıç Aktüelde yayınlanan yazısında, “Ayasofya” konusunu gündeme taşımış. İçimizde kanayan yara olan “Ayasofya” camiye çevrilirse neler olabileceği husunda öngörülerde bulunmuş. Biz de devlet ve hükümet adamlarımızdan Ayasofya’nın camiye döndürülüp bu millete Fatih Sultan Mehmet’in hediyesini tekrar hediye etmelerini sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ayasofya yeniden cami yapılırsa referandumdan yüzde 75 “evet” çıkar!
Ayasofya’nın yeniden cami yapılmasının sorgulanması hem önemlidir hem de tehlikelidir.
Ne acıdır ki bizim topraklarımızda, bizim tasarrufumuzda olması gereken bu konunun yetkililerimiz tarafından dillendirilmesi bile yeni terör eylemlerine hatta suikastlara yol açabilir.
Çünkü Ayasofya salt cami ya da kilise değildir. Ayasofya İstanbul’un fethinin ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılışının simgesidir.
Ayasofya’nın yönetimi İstanbul’un, İstanbul’un yönetimi Türkiye’nin, Türkiye’nin yönetimi de İslam aleminin yönetimi anlamına gelir.
Ayasofya’nın idaresi hâlâ elimizde olmadığına göre yukarıdaki formülü tersten okuyabiliriz…
Ayasofya’nın cami yapılmasını talep etmek yalnızca müşteri memnuniyetine, tribünlere oynamak değildir. Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılması bunlardan çok daha fazla bir şeydir. O yüzden bu konuda boşuna endişeye ve korkuya mahal vermemek lazım.
Tamam mesele çok ciddi ama getirisi de bir o kadar risk almaya değecek kadar önemli.
Böylesine ülkemizin çıkarına olabilecek bir mevzuda sırf ecnebilerin takdirini kazanmak için laga lugalarla kıllık yapmanın, mızmızlık etmenin bir alemi yok yani…
Açıkçası Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması demek “Osmanlı Medeniyeti”nin yeniden dünyayı şekillendirmeye başlaması demek. Bu konunun önemini kefere anladı ama henüz bizim liberal eşekler anlamadı…
Bediüzzaman, Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasını “Hıristiyanlığın İslamiyet”e yeniden tabi olmasının işareti olarak yorumlar…
Özcesi, böyle bir adım dünyadaki tüm dengeleri sarsacak öneme haiz bir gelişme olacaktır!
Doğrusu İstanbul’un fethiyle Ayasofya camiye çevrildi ve 500 yıl cami olarak hizmet verdi. Kaldığı yerden hizmete devam etmelidir. Bu Müslümanların en doğal hakkıdır.
Öte yandan yeniden kiliseye değil de camiye çevrilmesi fikrinin İstanbul’un sosyolojik yapısı da göz önüne alındığında ne kadar doğru olduğu görülecektir.
Diğer yandan Sultanahmet’te cami sıkıntısı olmadığı, Müslümanların çevre camilerde namaz kılma ihtiyaçlarını yerine getirebileceklerinden dolayı Ayasofya’nın müze olarak kalmasının gerektiği fikri yersizdir. Zira mesele sadece Ayasofya’da namaz kılma meselesi değildir…
Fırsatı değerlendirmek lazım
Nasıl ki normal koşullarda “Taksim’e cami yapacağız” desek Gezi zekalıların taşla, sopayla, sapanla bize saldırdıklarına, memlekette kıyameti kopardıklarına tanık olacağız…
Ama gel gör ki şu sıralar Gezi zekalılar sırf kendilerine referandum öncesi cami düşmanlığı yapıyorlar dedirtmemek (oy kaybına maruz kalmamak) için dut yemiş bülbül gibi sessizler daha doğrusu kuzu postuna bürünmüş kurt gibi sinsi bir şekilde referandum sonrasını bekliyorlar.
Aynı bunun gibi hazır ABD ve AB ile aramız bozukken şu Ayasofya meselesini de referandum öncesi itekleyerek yeniden camiye dönüştürsek fena mı olur yani?
Böylece bir taşla beş yüz kuş vurmuş oluruz…
Doğru söylüyorsun, yeniden camiye dönüştürme süreci acılı ve sancılı olacak ama işin sonunda “Osmanlı Medeniyeti”nin “Batı Medeniyeti”ne, “Hilal”in “Haç”a ve adaletin zulme galebesi var…