Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine ait bu cümle bazen yanlış anlaşılıyor bazen de yanlış değerlendiriliyor.
70 li yıllarda Şanlıurfa’ya Bediüzzaman mevlidine gitmiştik caminin bitişiğinde bulunan bir hücrede yani odada rahmetli ağabeyler ile beraber ders dinliyorduk. Dersten sonra yapılan sohbette Molla Hamid ağabeyden hatıralarını anlatması istendi.
Şunları söylüyordu “50’li yıllarda bir seçim sonrası Üstadı ziyarete gitmiştim. Ancak çok özlediğim halde ve biliyordum ki o da beni çok özlemişti Çünkü uzun zaman görüşmemiştik. Fakat 3 gün süresince küçücük bir evde Diğer odada bulunduğum halde beni bir türlü huzuruna almadı. Nihayet üçüncü günün sonunda izin çıktı huzuruna girdim.. ama bana kızgındı ve sert bakıyordu.. ben bir mana verememiştim Neden bana böyle davrandığını sormak zorunda kaldım.”
“Keçeli” dedi “Van’da çalışmadınız CHP kazandı. Neden çalışmadınız?”
“Ben bu tavrına şaşırmakla beraber Üstadım vallahi biz çalıştık çok çabaladık ama Batıdan Gelen bir kısım CHP’li öğretmenler yüzünden kazandı millet onlara itimat etti.”
“Bir Hayli çabalamamdan sonra biraz yumuşadı ve sonra demokratların desteklenmesinin zaruri olduğunu aksi takdirde CHP’nin iktidara gelmesi halinde onun bayrağı altında dinsizliğin revaç bulacağını ve bu ülkeye hakim olacağını anlattı.”
Bu hatıra ve bir kısım mektupları nazara alarak meselemize dönersek, bu hareketin zahiren siyaset yapmak olduğu zannedilse de bu tarzın siyaset yapmak olmadığı, aksine siyaseti ülkeye ve Dine hizmetkar yapmak olduğu anlaşılır.
Nitekim biz biliyoruz ki 1950’li yıllarda seçim dönemlerinde Bediüzzaman Hazretleri siyasete bakmış fikirlerini beyan etmiş Hatta 1957 seçimlerinde açık oy kullanarak herkese Demokrat Partiyi desteklediğini göstermiştir.
Demek ki bu gibi faaliyetler siyasete girmek anlamı taşımıyor belki Şüphesiz bu gibi çabalar siyasetin Dine hizmet etmesi amaçlanıyor.
Birinci Said döneminde de Bediüzzaman Said Nursi siyasete girmiş çok gayret sarf etmiş Hatta idamla yargılanmış ama bu çabalarını daha sonra şöyle izah etmiştir.
“bütün hayatımda temas ettiğim siyaseti ve dünyayı ve bütün içtimaî cereyanları, dine hizmetkâr ve âlet ve tâbi’ yapmak düsturuyla hareket etmişim.”
Emirdağ-2(RNK) – 108
Bundan anlaşılıyor ki “Kur’an bizi siyasetten men etmiş” ifadesi farklı anlaşılmalıdır ki; onu da şöyle izah ediyor.
“Benlikten, hodfüruşluktan, gururdan ve gaddar siyasetten gelen dâhildeki tarafgirane fikriyle, kendi tarafına şeytan yardım etse rahmet okutacak, muhalifine melek yardım etse lanet edecek gibi hâdisatlar görünüyor. Hattâ bir sâlih âlim, fikr-i siyasîsine muhalif bir büyük sâlih âlimi tekfir derecesinde gıybet ettiği ve İslâmiyet aleyhinde bir zındığı, onun fikrine uygun ve tarafdar olduğu için hararetle sena ettiğini gördüm. Ve şeytandan kaçar gibi otuzbeş seneden beri siyaseti terkettim.”
Emirdağ-2(RNK) – 178
İşte Kur’an’ın men ettiği siyaset bu çeşit bir siyasettir. Bu tarz bir siyasetten Allah’a sığınmış.
Yoksa siyaseti dine hizmetkâr yapmak amacıyla gösterilen çabalar ve gayretler buna dahil değildir.
Facebook’ta veya köşe yazılarımızda seçim de EVET vereceğimizi paylaştığımızda hemen bazı genç kardeşlerimiz bizi uyarma gayreti içine giriyor. Onların bu çabalarını hoş görüyoruz. Bir cihetle de hakları var. Ancak bilsinler ki biz siyaset yapmıyoruz yapınca da bu niyetle yapıyoruz. Yani siyasetin Dine hizmet etmesini arzu ediyor istiyoruz. Çabamız da bu yöndedir.
Nurettin huyut