Hz. Peygamber (s.a.v.) değişik zamanlarda yaptığı dualarında nelerden Yüce Allah’a sığınılması gerektiğini belirtmiş, bize örnek olmuştur. Peygamberimizin bu konudaki sözlerini satırlara taşımak istedim. Asında her birimiz her sabah ve akşam bu cümleleri tekrar etmeliyiz.
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– Allah’ım! Yüksek bir yerden düşmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Suda boğulmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Yangında yanmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Bunaklık derecesindeki yaşlılıktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Ölüm esnasında şeytanın beni kandırıp pençesinin altına almasından sana sığınırım.
– Allah’ım! Senin yolunda mücadeleye çıkmışken arkamı dönüp kaçmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Zehirli bir hayvanın zehirlemesi sonucu hayatımı kaybetmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Aç kalmaktan sana sığınırım. Çünkü açlık insanı bırakmayan kötü bir dosttur.
– Allah’ım! İhanetin her türlüsünden sana sığınırım. İç âlemde tasarlanan şeylerin en kötüsü hainliktir.
– Allah’ım! Güçsüz halde kalmaktan, aciz duruma düşmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Tembellikten sana sığınırım.
– Allah’ım! Korkaklıktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Cimrilikten sana sığınırım.
– Allah’ım! Katı kalpten (hissiz, vicdansız olmaktan) sana sığınırım.
– Allah’ım! Gaflette bulunmaktan, gafil halde kalmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Çaresiz halde kalmaktan, başkasına yük olmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! İnsanların yanında zelil olmaktan (itibarsızlaşmaktan) sana sığınırım.
– Allah’ım! Geçimini sağlayamayacak kadar yoksullaşmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Bir yoksula bile yardım edemeyecek kadar muhtaç duruma düşmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Küfürden sana sığınırım.
– Allah’ım! Şirkten sana sığınırım.
– Allah’ım! Günahkâr olmaktan, fasıklıktan sana sığınırım.
– Allah’ım! İnsanlarla muhalif -aykırı- düşmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! İki kalp sahibi olmaktan (münafıklıktan) sana sığınırım.
– Allah’ım! Gösteriş yapmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! İnsanlar görsünler diye iş yapmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Gerçeğe kulak tıkamaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Gerçek -hakikat- karşısında susmaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Delilikten, aklı yitirmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Cüzam hastalığından sana sığınırım.
– Allah’ım! Cilt (deri) hastalığından sana sığınırım.
– Allah’ım! Kötü hastalıktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Azığımın azalmasından sana sığınırım.
– Allah’ım! Aşağılanmış hale düşmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Zulmetmekten sana sığınırım.
– Allah’ım! Zulme uğramaktan sana sığınırım.
– Allah’ım! Kötü komşudan sana sığınırım.
– Allah’ım! Ürpermeyen kalpten sana sığınırım.
– Allah’ım! Kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.
– Allah’ım! Doymayan nefisten sana sığınırım.
– Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.
– Allah’ım! Kötü günden sana sığınırım.
– Allah’ım! Kötü geceden sana sığınırım.
– Allah’ım! Kötü saatten sana sığınırım.
– Allah’ım! Kötü arkadaştan sana sığınırım.
– Allah’ım! Cehennem ateşinden sana sığınırım. Allah’ım! Cehennem ateşinden sana sığınırım. Allah’ım! Cehennem ateşinden sana sığınırım. (Üç kez söylemiştir).
*************************************************
Euzü billahi mine’ş-şeytani’r-racîm Bismillahi’r-rahmani’r-rahîm
Ey bizleri varlığa erdiren
Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran
Güzeller güzeli rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât ü selam olsun.
İçinde bulunduğumuz şu mübarek (gün / gece) münasebetiyle bu gecenin senin
katındaki kutsiliğini de vesile edinerek dergâh-ı ilahînin önünde
ellerimizi açıp yalvarıyoruz:
YA İLAHE’L-ALEMİN!
Bize verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla engin
rahmetinin kapısına dayanıyor, şu mübarek (…………..) gününde / gecesinde bir kere daha
hâlimizi arz etmek istiyoruz.
EY ÇARESİZLER ÇARESİ!
Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur;
Ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur.
Bütün dileklerimizi kabul buyur
Ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur;
Yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.
EY KORUYUP KOLLAYAN ALLAHIM!
Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma;
Akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden,
Nefislerimizi cismânîliğin baskılarından,
Gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle ya Rabbi
Biz kullarını; ilimde kibir ve gururdan,
İbadette riya ve gafletten
Ve duygularına renk attıran ülfetten koru ya Rabbi!
Senin yolunda yürüyor gibi görünüp senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde iç içe firkat yaşamak,
Hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır!
Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.
EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gün / gece hürmetine bizleri bağışla,
İnayetine ihtiyacımız açık,
Çaresizliğimiz her halimizden belli;
Bizleri yara-bere almadan Ötelerdeki
güzelliklere ancak sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa
çatlamış ve kırılmış ruh dünyamızı da ancak sen tamir edebilirsin.
İçimizi sana döküyor, Kusurlarımızı sana açıyor ve bizlere yeniden iyi insan olma
yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!
Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun.
Sana yönelenlere hep “gelin, gelin” diyorsun.
Ey Rab! Bütün kusur ve hatalarımızla beraber müsaade buyur “biz de geldik” diyelim. Geldik ve şu mübarek gecede sana,
Yolların amansızlığını,
Nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını,
Bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz.
Bilhassa, her zaman hatalara açık duran,
Günahlara meyyal bulunan
Ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan,
Serkeş nefsimizi sana şikayet ediyoruz.
Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!
Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır Ya Rabbi
Lisanlarımızı yalandan, gıybetten, senin sevmediğin,
Hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle ya Rabbi!
Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!
Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle ya Rabbi!
Niyetlerimizi ihlaslı kıl ya Rabbi!
Ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!
EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE
EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!
Şu anda duygularımız derbeder,
Davranışlarımız ahenksiz,
Çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık,
Dünyanın durumu boz-bulanık,
İşte böyle bir dağınıklık içinde sana geldik.
Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı,
Şimdiye kadar gelip senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış;
Hiçbir pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır.
Bizi hilm ü silminle güçlendir ve affınla bizlere muamelede bulun ya Rabbi!
EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu mübarek ………. (günün de / gecesinde) binler, yüz binler senin karşında divan durarak
Ellerimizi sana açıyor ve külliyet kesb etmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına
her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının
tokmağına inleyerek dokunuyor ve “biz geldik” diyoruz.
Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine,
Her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak senden uzaklığımızı
geçici dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde
tasavvur ediyor, senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz ya Rabbi!
YA İLAHEL ALEMİN!
Mescitlerimizde Kur’an okunuyor,
Minarelerimizden dinin temeli ezanlar yükseliyor;
Ve biz mabetlerimizde, mescitlerimizde bülbülü hoş eda nağmeler dinlemeye
erdik, sen bu nağmeleri kesip bizi inkisara itme ya Rabbi.
Hazret-i Muhammed’i güldüren,
Kur’an’ın manasını güldüren,
Eslâfı, ervahı, eşbahı güldüren bu manzarayı makûs edip
Bütün bu gülenleri şu mübarek (gün / gece) hürmetine ağlatma ya Rabbi.
EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden
fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli;
Eller yasak meyvelerde,
Ağızlar harama açık duruyor;
Gözler başkalarının kusur müfettişi..
Yalan revaçta, hıyanet sıradan bir şey,
Hak ve adaletin ismi var sadece;
Vefa Kafdağı’nın arkasında,
Ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış;
Buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta.
Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement;
Her biri birer çukur olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve özümüzle bütünleşip kendimiz olamıyoruz.
N’olur bu durumdan bizleri kurtar ya Rabbi!
ALLAH’IM!
Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap
Ne de tutarlı bir plâna sahibiz.
Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz;
Kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz.
Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.
Bütün bunlara rağmen ya Rabb!,
Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz.
Kendimiz edip kendimiz bulsak da,
Rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek genişlikte.
Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!
EY KAİNATIN SULTANI!
Dua edenlere cevap veren sen,
Izdırapları dindirip ihtiyaçları gideren sen,
Devrilenleri kaldırıp doğrultan sen,
Çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de sensin!
Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı;
Nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü;
Samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı.
Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere..
Var eden sensin, yok eden de sen; uzak tutan sensin, yaklaştıran da sen;
Sen bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın
neş’esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi söyleyemezdik.
Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını
duyur ve benliğimizde sana karşı yaklaşma heyecanları uyar ya Rabbi!
ALLAH’IM!
Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte bulun..
İç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi sensizliğin
zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş
koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma.
Senden kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet,
niyetlerimize de ihlas istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa
ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını duyur ya Rabbi!
EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!
Ya Rabbi dokuz asır tevhide bayraktarlık yapmış bir milletin torunları olarak biz senin adını omzumuzda taşımaya,
Âfaktan âfâka serhad türküleri söyleyerek gezmeye,
Kaleleri aşmaya, cihana muvazene getirmeye,
İnsanlık için denge unsuru olmaya alıştık Ya Rabbi.
Sen bizi buna davet ettin, “sizi ifrat ve tefritin ortasında ümmet-i vasat yaptım” dedin. Bizlerde böyle olmaya çalıştık,
Sen bizleri devletler muvazenesinde olması gereken ufka ulaştır ya Rabbi!
EY YÜCELER YÜCESİ!
Cihanın çeşitli yerlerinde yeni gelişmelerin olduğunu duyalım ve bunların şükrünü eda etmek için iki büklüm huzuruna gelelim.
Minarelerden hakiki manasına uygun Allah-u Ekber nidalarının yükseldiğini duyalım..
Gözyaşlarımızı ceyhun ederek huzuruna koşalım..
İki büklüm rükua varalım.. Bu az oldu diye secdeye kapanalım..
Gözyaşlarımıza muhtaç seccadeleri ıslatalım..
Ve pek çoğumuz bu neşvenin içimizde hasıl ettiği mevcelenme ile canı
dudağına gelmiş, kalbi durmuş insanlar olarak ruhumuzu teslim edelim..
İnşirah, beşaret ve beşaşet içinde şadırvanların temiz güvercinleri gibi kanat çırpalım, sana yükselelim..
Bedrin aslanları gibi, Uhud’un kaplanları gibi, cihan tarihinde benzerine az
rastlanan harika nesiller gibi olma yolunda bir hayat sürelim..
Bizi bu mübarek gece hürmetine bu türlü lütuflarla şerefyâb eyle ya Rabbi.
EY RAHMETİ GAZABININ ÖNÜNDE BULUNAN, KULLARININ TEVBELERİNİ KABUL BUYURAN VE
DUA DUA YALVARANLARIN NİDALARINA İCABET EDEN YÜCE RABB’İMİZ!
Amellerimizdeki eksikliklere ve sözlerimizdeki kırık-döküklüğe değil, hakkındaki hüsn-ü
zannımıza ve rahmetine bağladığımız recâmıza göre muamele et ve bizim
dualarımıza da icabet buyur; Bizi haybet ve hüsrana uğratma!
EY KORUYUP KOLLAYAN YÜCELER YÜCESİ!
Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan dolayı bize azap etme..
Şu aciz kullarına, gazabının önüne geçmiş o engin rahmetinle ve fazlınla
Muâmele eyle..
Bizi dünyevî afet ve rezaletlerden, Ahiret azabından,
Kalbleri fenalığa esir düşmüş kötü insanların şerlerinden,
Fâcir kimselerin komplolarından,
Düzenbazların hîle ve tecavüzlerinden,
Bozguncuların kırıp dökmelerinden
Ve bütün despotların zulmünden
Sen bizleri ve ülkemizi
Muhafaza buyur ya Rabbi!
Ya Rabbi bize dünya da ve ahirette iyilikler lutfeyle
Bizleri cehennem azabından azad eyle
Ya Rabbi bizi, anne ve babamızı, ve bütün inananları büyük buluşma ve duruşma gününde sen mağfiret eyle
Ya Rabbi ülkemize ve islam alemine birlik ve düzen
Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle
EY YAPILAN DUALARA CEVAP VEREN ALLAH’IM!
Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;
Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,
Darda kalanlara icabet edersin,
Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın
Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin
Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin
Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!
YA İLAHEL ALEMİN!
Burada okunan Kur’an’dan
Getirilen salat ü selamlardan
Terennüm edilen tekbir, telbiye, zikir ve dualardan
Hasıl olan sevaplardan başta Peygamberimiz Efendimiz Hazret-i Muhammed (SAS) olmak üzere
bütün enbiya ve murseline
Dine diyanete hizmet etmiş insanlara
Bütün eş dost akraba arkadaş ve arkadaşlarımıza
Tüm yakınlarımıza ve büyüklerimize
Gazi ve şehitlerimize
Bu ülke için hizmet vermiş devlet adamlarımıza
Armağan ediyoruz sen onların ruhlarını da hissedar eyle ya Rabbi!
EY YÜCELER YÜCESİ!
Efendimiz Hazret-i Muhammed’e,
Muallâ aile efradına ve bütün Ashab-ı Güzînine,
Salât-u selam ederek ve şu mübarek (………….) gününü / gecesini vesile edinerek bunları
senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..
Amin amin amin
Velhamdü Lillahi Rabbil Alemine’l-fatiha