Fırat’ın esrarlı havası
o gün an
bir tomurcuktu
ufuklara koşan
o can/ çocuktu
al ışıklar yorgun güne arkadaş
ufuklarda bin vedaın
cuş-u huruş sükutu
yüreğimde öbeklenen uğultu
nihayetsiz muzdarip, küskün
hislerle meyus bir heyelan
bir keskin hat gibi düzgün
akan nehir … akan..akan
yekta kalmış/sabır kolumu büken
tirkeşteki ızdırap okuyla adaş
Ey Fırat
bir kırat
misali şaha kalkarken
nerelerde unuttun –şimdi- mahzun Tuna’yı
her biriniz bir dev kolu
veyahud da muhafız
korudunuz yıllarca ana toprağımızı
hilalle haleli bayrağımızı
hain eller kestiler
hem içerden hem dışarıdan
neden kan kan
aktı Tuna
niçin hazin baktı Tuna
sarp ufuklardan
Sessizlik Fırat’tan yükselen nale
bakıyor hale
ve… istikbale
hüzün bastı dağlarboyu
an an taşlaştı sancılar
İçimdeki yara derin
bir kuyu kadar korkunçtu
olacağı bilmeden beklemek
Yüreklere devlerboyu
Tuna’nın hayaline
Fırat’ınkini eklemek
kalbimdeki müthiş arzu
müsbet adımlarla..
şu nifakı köteklemek
ses oradan değil
buradan da değil
Doğu’dan yayıldı hale hale
Erguvani bir bakış
ateşin bir nazar
gözler tek gözlü dehaya baktı
dilinde değildi azizim
gözlerindeydi azar
sonra munis baktı bana
ve…istikbal ufuklarına
gülücükler yolladı
ümit dolu emel dolu
şimşeklendi sadası
Fırat kıyılarının şu esrarlı havası
sığmadı ana
Sığmadı zamana
“çıkacağız” dedi
“çakacağız/ ufukta
tomurcuklar gibi
Asım’la buluşacak
şafaklara sarınıp
güneşe koşacağız
doludizgin fezada
kabuslar devrilecek
sanki ufacık böcek
gibi ezip geçecek
sileceğiz dünyadan
o koca heyulayı
dönmeyeceğiz yoldan
elimize verseler
“ İster Güneş’i, Ay’ı!”
Isparta kahramanlarıyla
doğacağız onlarla
esir milyonların
aniden semasında
Çeçen yiğitleriyle
“Talukan” erleriyle
nice BAYRAMların fecir anında
kendimizi inan ki
orada bulacağız
kulağından tutup kabusun
yerlere çalacağız
o an bizimle olur
Cennet’ten bakan ecdat
nice bin alemlerden
Bizleri gören Üstat
Onların ve bizlerin
EN BÜYÜK REHBERİMİZ
Tebessüm eyleyeyecek
“İşte benim ümmetim
Ümmetim bu” diyecek.
MEHMET NURİ BİNGÖL