Bekir Doğan, Hasta Yatağından Vahdet Abi İçin Yazdı:
Bekir Ağabey ile Vahdet Ağabey, yıllarca birlikte hizmet ettiler. Önce Erzurum’da sonra da İstanbul’da… Medreseler açtılar, talebeler yetiştirdiler ve nurlu bir neslin yetişmesinde büyük roller aldılar. İkisinin de hayatı aynı hayalin peşinden koşmakla geçti. Bir virüs geldi birini Adıyaman’da birini de İstanbul’da hastaneye yatırdı.
Vahdet abi hayaline ve hedefine ulaştı. Eğitimi, mücadelesi, çalışması ya da askerliği -ne derseniz deyin- bitti. O ücretini almaya gitti. Bekir doğan Ağabey ise ben gibi, sen gibi ya da birçok kişi gibi arkasından hastanede baka kaldı.
Bekir hocamızın daha yapacağı çok iş var
Merhum Bekir Berk Ağabey’in de dediği gibi “Ölüm bir şey değil kardeşim, ölürüz. Ama işimiz var.” Gerçekten Bekir Doğan Ağabey’in de yapacağı daha çok işler var. Bekir Ağabey’imiz şu an hasta yatağında ve Allah u Teâlâ’dan kendisi ve ailesi için tez vakitte şifa diliyoruz. Sizler de Bekir Ağabey’imiz için dualarınızı eksik etmeyin.
Bekir Ağabey’in, hasta olduğu için en sevdiği dava arkadaşının cenazesine bile gidememenin acısı ile arkasında yazdığı not şu şekildedir:
VAHDET ÂBİ; Nev-i Şahsına mahsus,
Hayatını inandığı dava uğruna hiçe sayan ve bu uğurda feda eden,
her hareketi riyasız iman ve âhirete müteveccih,
kararlarında dünyevî rahatlığı değil âhiret huzurunu düşünen,
âdeta adam yetiştirmek üzere vazifeli bir Vahdet…
Erzurum’da talebe iken kaldığım dershanenin uzaklığını şikâyet ettiğimde o yine çok ilmî kazanımlara vesile oldu o meşakkatle ilmî hayatıma ilim aşkıma hız kattı. Gecemiz gündüzümüz ilmî Arapça dersler, Risale Dersleri ve Mütalaalı derslerinin takibi ile geçiyor.
Gece saat 24:00 bir bakarsın Vahdet Abi odanın kapısını açtı karşınızda!!!
Nerden girdi bilemezsiniz bacadan mı? Pencereden mi? Kapıdan mı?
Dershaneleri ansızın kontrol ederdi. Erzurum’un ÇETİN kış gecelerinde üşüyen var mı? Üstü açık kalanı örten şefkat dolu BİR BABA, BİR ANNE…
Sanki bu işin eğitimini almış bir uzman. Bir de şuna şahit oldum GECELERİ yeşil arabasıyla Erzurum caddelerinin kenarlarında yavaş yavaş seyrederek başını eğip kaldırımlarda gece vakti kim dışarda, kim geziyor tozuyor kontrol ederdi. Tek başına 70 Civarında medreseyi böyle eksiksiz her yönüyle mükemmel idare eden Nâdir bir Vâkıf Âbi,
bir Ehli hizmet Fedakarı,
Feraset ve Basiret dolu muhteşem bir Dâva Adamı.
Bu dünyada hizmetini bitirdi, şimdi ücret almaya gitti. İnşaallah kabir sual meleklerine de Risale-i Nur’un bir şehid kahramanı olan merhum Hâfız Ali, hapiste Meyve Risalesi’ni kemal-i aşkla yazarken ve okurken vefat edip kabirde melaike-i suale mahkemedeki gibi Meyve hakikatlarıyla cevab verdiği misillü; ben de ve Risale-i Nur şakirdleri de, o suallere karşı Risale-i Nur’un parlak ve kuvvetli hüccetleriyle istikbalde hakikaten ve şimdi manen cevab verip onları tasdike ve tahsine ve tebrike sevkedecekler inşâallah.
Asâ-yı Mûsa-78
Müjdesine Nâil olmuştur.
CENAB-I HAK KABRİNİ BERZAHÎ BİR MEDRESE-İ NURİYE EYLESİN İNŞAALLAH…
BEKİR DOĞAN