Şifâ ve Fâtıma Hûtun`un Müşâhedeleri
Kâinatın Efendisi dünyaya teşrif buyurdukları sırada, aziz annesinin yanında Abdurrahman bin Avf`ın annesi Şifâ Hâtun ile Osman bin Ebu`l-Âs`ın annesi Fâtıma Hâtun da vardı.
Ebelik vazifesinde bulunan Şifâ Hâtun o andaki müşâhedesini şöyle anlatır:
“Allah`ın Resûlü doğdukları zaman ben oradaydım. Hemen yetiştim. Kulağıma bir ses geldi: `Allah`ın rahmeti Onun üzerine olsun.` Maşrık ile mağrib arası nurla doldu. Hattâ Rûm diyarının bazı saraylarını gördüm. Sonra Allah Resûlünü kucağıma alıp emzirmeye başladım. Üzerime öyle bir hâl geldi ki, vücudum titremeye başladı ve gözlerim karardı. Yavrucağı gözden kaybettim. Bir ses, `Nereye gitti?` diye sordu. `Doğuya götürdüler` diye cevap verildi.”
Bu sözler hiç zihnimden çıkmadı: O zamana kadar ki, Allah Resûlü peygamberliğini ilân eder etmez hemen koştum ve ilk Müslümanlarla beraber îmân dâiresine girdim.” 33
Fâtıma Hâtun ise, hâtırasında o mes`ud gecede doğuma sahne olan evin nurla dolduğunu ve gökteki yıldızların âdetâ üzerlerine salkım salkım dökülecekmiş gibi sarktıklarını anlatmıştır. 34
Peygamber Efendimizin bir başka hususiyeti, dünyaya sünnetli ve göbeği kesilmiş olarak gelmiş olmasıydı. 35 Sırtında, iki kürek kemiği arasında, tam kalbinin hizasında Nebîlik mührü “Hâtem-i Nübüvvet” bulunuyordu. Üzerleri tüylü, kabarık, kırmızımtırak inci gibi benlerin bir araya gelmesinden meydana gelmiş ve keklik yumurtası büyüklüğündeydi. Bu mühür, Resûl-i Ekrem Efendimizin beklenen son peygamber olduğunun bir alâmeti idi.
Ashabdan Sâib bin Yezid, Resûl-i Ekrem Efendimizin “Nübüvvet Mührü” ile ilgili olarak şöyle der:
“Çocukluğumda, teyzem beni Nebiyy-i Ekremin (a.s.m.) yanına götürüp,
`Yâ Resûlallah, şu yeğenimin ayağında ıztırabı var` dedi.”
Resûlullah eliyle başımı sığayıp, bana bereket duâ etti. Sonra abdest aldı. Abdest suyundan içtim. Sonra arkasında durdum ve iki omuzu arasında çadırın koca düğmeleri yahut keklik yumurtası gibi olan Hatem-i Nübüvveti gördüm.”
Hazret-i Ali de (r.a.) Resûl-i Ekremi tarif ve tavsif ederken, “İki küreği arası enli, kendisinin peygamberlerin sonuncusu olduğu kürekleri arasındaki Peygamberlik Hâteminden belliydi” der.