Nurdanhaber – Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Biz insanları gerçek yüzleri ile sevmeliyiz. O zaman sevgimiz Allah için ve ahiret hesabına olur. Bediüzzaman bir kitabında kardeşine “Sen hayali bir Ziyaeddin’i seversin. Ben hakiki Ziyaeddin’i severim” demektedir. Bu ne demektir?
Kendisi şöyle anlatmaktadır:
“Bundan kırk elli sene evvel, büyük kardeşim Molla Abdullah ile bir konuşmamı hikaye ediyorum.
O merhum kardeşim, büyük evliyalardan olan Hazret-i Ziyaeddin’nin has talebesi idi. Tarikata bağlı olanlarca, irşat edenin hakkında aşırı muhabbet ve iyi ve güzel kanaat etse beğenildiği için, o merhum kardeşim dedi ki:
“Hazret-i Ziyaeddin bütün ilimleri biliyor. Kainatta, zamanın en büyük velisi gibi her şey hakkında bilgisi var.” Beni onunla bağlamak için çok harika makamlarını anlattı.
Ben de o kardeşime dedim ki: “Sen mübalağa ediyorsun, abartıyorsun. Ben onu görsem, çok meselelerde galip gelebilirim. Hem sen benim kadar onu hakiki sevmiyorsun.
Çünkü kainattaki ilimleri bilir bir kutb-u azam-zamanın en büyük velisi suretinde hayalde canlandırdığın bir Ziyaeddin’i seversin.
Yani o ünvanla bağlısın, muhabbet edersin. Eğer gayp- görünmezlik perdesi açılsa, hakikati görünse, senin muhabbetin-sevgin ya yok olur veyahut dörtten birisine iner.
Fakat ben, o mübarek kişiyi senin gibi pek ciddi severim, takdir ederim.
Çünkü Peygamberimizin sünneti dairesinde, hakikat mesleğinde-Kur’an yolunda, müminlere halis-samimi ve tesirli ve önemli bir rehberdir.
Şahsi makamı ne olursa olsun, bu hizmeti için ruhumu ona feda ederim. Perde açılsa ve hakiki makamı görünse, değil geri çekilmek, vazgeçmek, muhabbette noksan olmak, bilakis daha ziyade hürmet ve takdirle bağlanacağım.
Demek ben hakiki bir Ziyaeddin’i, sen de hayali bir Ziyaeddin’i seversin.” Çünkü sen, muhabbetini ona pek pahalı satıyorsun. Verdiğin fiyatın yüz defa fazla bir karşılık düşünüyorsun.
Halbuki onun hakiki makamının fiyatına en büyük muhabbet de ucuzdur.
Benim o kardeşim insaflı ve araştıran bir alim olduğu için, benim bakış açımı kabul edip takdir etti.
Bediüzzaman bu hikayeyi anlattıktan sonra sözü kendine getirip, şöyle der: “Sizin gibi hakikati gören zatlar vazifeye, hizmete bakıp, o noktada bakmalısınız…
Fevkalade sadakat-gönülden bağlılık ve sebat-kararlı olma ve çok aşırı irtibat ve ihlas
lazımdır. Onda terakki etmeliyiz.