Nurdanhaber – Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU
Cennetlikler ve Cehennemliklerin elbiseleri ise şöyledir:
Cennetlik olan bir insan, Cennetin her nevinden her vakit istifade etmek, elbette arzu eder. Cennetin çok çeşitli güzellik çeşitleri var. Her vakit bütün Cennetin nevileriyle meşgul olur. Öyleyse, Cennetin güzelliğinin numunelerini, küçük bir ölçüde, kendine ve hurilerine giydirir. Kendisi ve hurileri birer küçük cennet hükmüne geçer.
Nasıl ki bir insan, bir memlekette yaygın olarak bulunan çiçekler nevilerini, örneklerin bulunduğu küçük bir bahçesinde toplar.
Ve bir dükkâncı, bütün mallarındaki örnekleri bir listede toplar.
Ve bir insan, tasarruf ettiği ve hükmettiği ve ilgili olduğu bütün yaratılmış varlık türlerinin numunelerini kendine bir elbise ve bir ev için gerekli olan şeyler yapıyor.
Öyle de, Cennetlik olan bir insan, özellikle bütün duygularıyla ve manevi aletleri ile kulluk etmiştir. Ve Cennetin lezzetlerine hak kazanmışsa, her bir duygusunu memnun edecek, her bir cihazlarını-aletlerini okşayacak, her bir duygusunu zevklendirecek bir tarzda, Cennetin her bir nevinden birer güzelliği gösterecek bir giyim tarzı, kendilerine ve hurilerine, ilahi rahmet tarafından giydirilecek. Ve o bir çok hulleler-elbiseler bir cinsten, bir neviden olmadığına delil, şu mealdeki hadistir ki:
“Huriler yetmiş hulle-Cennet elbisesi giydikleri halde, bacaklarındaki ilikleri görünür, kapatmıyor.”
Demek, en üstündeki hulleden-elbiseden, ta en alttaki hulleye-elbiseye kadar, ayrı ayrı güzelliklerle, ayrı ayrı tarzda hisleri ve duyguları zevklendirecek, memnun edecek mertebeler var.
Ehl-i Cehennem ise, nasıl ki dünyada gözüyle, kulağıyla, kalbiyle, eliyle, aklıyla ve bunun gibi, bütün cihazları ile günahlar işlemişlerdir. Elbette Cehennemde onlara göre elem-gam,kaygı verecek, azap çektirecek ve küçük bir cehennem hükmüne gelecek çeşitli parçalardan yapılmış elbise giydirilmek, hikmete ve adalete aykırı görünmüyor.
Sual: Hadis-i Şerifte denilmiş: “Huriler yetmiş hulleyi giydikleri halde, bacaklarının kemiklerindeki ilikleri görünüyor. ” Bu ne demektir? Ne manası var? Nasıl güzelliktir?
Cevap: Manası pek güzeldir ve güzelliği pek şirindir. Şöyle ki:
Şu çirkin, ölü, cansız ve çoğu kabuk olan dünyada hüsün ve güzellik, yalnız göze güzel görünüp alışkanlık, konuşmaya engel olmazsa, yeter.
Halbuki güzel, canlı, göz alıcı güzellikte, bütün kabuksuz, öz ve kabuksuz iç olan Cennet vardır. Cennette göz gibi bütün insanın duyguları, çok ince hassas duyguları, güzel ve şirin cins olan huriler vardır.
Ve huriler gibi ve daha güzel, dünyadan gelme, Cennetteki dünya kadınlarından ayrı ayrı zevk paylarını, çeşit çeşit lezzetlerini almak isterler. Demek, en yukarı hullenin-Cennet elbisesinin güzelliğinden tut, tâ kemik içindeki iliklere kadar, birer hissin, birer duygunun zevk kaynağı olduğunu, hadis-i şerif işaret ediyor.
Evet, “hurilerin yetmiş hulleyi giymeleri ve bacaklarındaki kemiklerin ilikleri görünmesi” tabiriyle, hadis-i şerif işaret ediyor ki:
İnsanın ne kadar güzelliğe düşkün ve zevke düşkün ve ziynete-süse tutkun ve güzelliğe çok arzulu-istekli duyguları ve hisleri ve duyguları ve manevi duyguları varsa, tümünü memnun edip doyuracak ve herbirisini ayrı ayrı okşayıp mes’ut edecek, maddî ve mânevî her nevi ziynet-süs ve her açıdan güzelliğe huriler içine alandırlar.
Demek, huriler Cennetin süs çeşitlerinden yetmiş tarzını, birtek cinsten olmadığından birbirini örtmeyecek şekilde giydikleri gibi, kendi vücutlarından ve nefis ve cisimlerinden, belki yetmiş mertebeden ziyade ayrı ayrı güzellik ve cemalin çeşitlerini gösteriyorlar, (Orada canların çekeceği, gözlerin zevk alacağı her şey vardır.-Zuhruf Suresi, 43:71) Ayetinin işaretinin hakikatini gösteriyorlar. (Yazının hazırlanmasında “Mektubat ve Sözler’den” faydalanılmıştır.)