Nurdan Haber

Allah da onların istediklerini vermiştir

Allah da onların istediklerini vermiştir
19 Kasım 2018 - 0:20

İŞARATÜ’L-İ’CAZ

Sure-i Bakara 14 – 15. Ayetler

وَاِذَا لَقُوا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قَالُٓوا اٰمَنَّا وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَيَاطٖينِهِمْ قَالُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ اِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُنَ ۞ اَللّٰهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

Evet münafıkların fenalığı, kötülüğü öyle bir dereceye bâliğ olmuştur ki, hallerine vâkıf olan her ruh “Acaba böyle fena olanların cezası nedir? Ve cezaları verilecek mi?” diye sormaya mecbur olur.

İşte Kur’an-ı Kerim اَللّٰهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ cümlesiyle şu mukadder suale cevap vermiştir.

Demek bu cümlenin istinafı, atfından daha mühimdir.

Sonra makamın iktizası ile, onların istihzalarına karşı mü’minlerin mukabelede bulunmaları icab eder iken Cenab-ı Hakk’ın mukabelede bulunması, mü’minlerin teşrif ve terahhumlarına işaret olduğu gibi, münafıkları istihza etmekten zecir ve men’ etmek içindir. Zira istinadları Allâmü’l-Guyub’a olanlar, istihza edilemezler.

Sonra Cenab-ı Hakk’ın tenkil ve taziplerinden istihza ile tabir etmek şe’n-i uluhiyete yakışmadığından, istihzanın lâzımı olan tahkir irade edilmiştir.

Sual: Münafıkların istihzası, devamı ifade eden ism-i fâil sîgasıyla olduğu halde; Cenab-ı Hakk’ın mukabil istihzası, teceddüdü ifade eden fiil-i muzari sîgasıyla yapıldığında hikmet nedir?

Cevap: Tazip, tahkirler; tebeddül ve teceddüd ile tesirleri çoğalır. Zira bir çeşit üzerine devam eden bir elemin tesiri gittikçe azalır. Tazelendikçe tesiri çok olur. Bu manayı ifade eden, ancak fiil-i muzaridir. İsm-i fâil ise yalnız devamı ifade eder.

وَيَمُدُّهُمْ فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ Yani “Dalalet esbabına tevessül etmekle, dalaletin talebinde bulunmuşlardır. Allah da onlara dalalet vermiştir.”

Allah tarafından yardımın yapılmasını ifade eden يَمُدُّ kelimesi, abdin hâlık-ı ef’al olduğunu iddia eden İtizal mezhebinin reddine işarettir. Ve onların lisan-ı hâl ile istekleri üzerine Allah’ın onlara yardım ettiğine delâlet eden يَمُدُّ nün tazammun ettiği يَسْتَمِدُّ cümlesi; abdin elinde bir şey yok, hep Allah’tan olduğunu iddia eden mezheb-i Cebr’in reddine işarettir. Zira onlar sû-i ihtiyar ve arzularıyla istemişler, Allah da onların istediklerini vermiştir.

طُغْيَانٌ kelimesinin هُمْ zamirine izafesi; tuğyan cinayeti onların ihtiyarıyla husule gelip, cebir ile alâkadar olmadığından “Bizler Allah’ın cebriyle bu tuğyanı yapıyoruz.” diye mazeretlerinin reddine işarettir. طُغْيَانٌ unvanı ise onların zararı, tufan gibi bütün mehasin ve kemalâtı tahrip ettiğine îmadır.

يَعْمَهُونَ Yani “Tuğyan ve dalaletlerinde mütehayyir ve mütereddid şahıslardır. Ne meslekleri var ve ne muayyen bir maksatları vardır.”

***

 

 

 

Kaynak: Risale-i Nur

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )