Nurdanhaber – Ömer Sevinçgül
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (1)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (2)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (3)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (4)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (5)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (6)
Peygamberimizin terbiyesinde yaş sınırlaması yoktu.
Çocuklarla ihtiyarlar ders halkasında diz dizeydiler.
Mesela Abdullah İbni Ömer henüz küçük bir çocukken babasıyla birlikte Efendimizin sohbetinde bulunurdu.
Fakat onun eğitiminde çocukluk ve ergenlik çağlarının ayrı bir önemi vardı.
‘Temel eğitim’ anlayışı hâkimdi.
Müslüman çocukların ergenlik evresine ermeden önce temel bilgileri edinmelerini isterdi.
Bir hadisinde “İlmi çocukken öğrenen taşa kazımış, büyüdüğü zaman öğrenense suya yazmış gibidir” buyurur.
Disiplin terimi kimilerini korkutur.
Bazen baskı aracı olarak kullanılmasının bu korkuda önemli payı vardır.
Fakat şu da bir gerçek ki yapıcı bir disiplin eğitim için gereklidir.
Efendimiz olumlu yönde bir disiplin uygulardı.
Dershanesi mesabesindeki mescidinde huzur, sükûn ve düzene önem verirdi.
Gördüğü hatalar karşısında susmaz, gereken uyarı görevini uygun bir dille yapardı.
Dersi ihlal edecek davranışlara göz yummazdı.
Sahabilerin düzenli ve bir arada oturmalarını isterdi.
Bir gün mescide geldiğinde dağınık hâlde oturduklarını görünce bundan hoşlanmamış, “Ne diye sizi öyle dağınık görüyorum!” diyerek onları uyarmıştı.
Uyarılarından birini daha nakledeyim:
Bir sahabi, derisinin rengini yüzüne vurarak Hazreti Bilal radıyallahu anhı incitir.
Bu tatsız olayı işiten Peygamberimiz, arkadaşını ırkı sebebiyle incitene “Sen kendisinde cahiliye ahlakı bulunan bir adamsın!” der.
Bu hitap ve ikaz üzerine nadim olan sahabi, adeta yalvararak arkadaşından özür diler.
Efendimizin eğitiminde ödüllendirme büyük yer tutar.
Hoşuna giden bir hareket yapıldığında yapanı takdir etmiş, başkalarına da örnek diye göstermiştir.
Her mürebbinin, her eğitimcinin hafızasına nakşetmesi ve hayatı boyunca uygulaması gereken bir hadisi şerif vardır:
“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, tiksindirmeyiniz.”
Bu temel ilkeyi kendisi her zaman uygulamış, konuları sade bir dille, hoş bir üslupla, tane tane anlatmış, kelebekleri cezbeden güller misali insanları kendine çekmiş, tebliğe memur olduğu dini sevdirmiştir.
Efendimiz, esas konuları, özellikle iman hakikatlerini tekrar tekrar işler, iyice anlaşılsın diye misaller verir, benzetmeler yapar, kıssalar anlatırdı.
Lüzumsuz ayrıntılara dalarak asıl meseleyi unutturmazdı.