Bu yazı serimizde Allah’ın izin ve tevfikiyle Cihâd meselesini ele alacağız. Cenabı Hak Adem (as)’a Peygamberlik vazifesini vermesiyle beraber, iyiliyi emretmesini ve kötülüğü önlemesini ona ve devamında gelen bütün Peygmber’lere emr etmiştir. Bu vazifeyi yaparlarken önce tebliğ ve nasihat etmelerini sonrada gerektiğinde fiilen savaşmalarını farz kılmıştır. Yazı serimizde Cihâd’ın sözlük ve terim anlamından başlayacağız, devamında Cihâdın çeşitleri, aşamaları, gayesi, hedefi, nasıl ve kimlere farzı ayn veya kifaye olduğunu inşallah ayrı ayrı anlatmaya çalışacağız.
Cihâdın sözlük anlamı;
Arapça “Cihâd” kelimesi, جاهد fiilinin mastarıdır. O da “cehd” veya “cühd” kökünden alınmıştır. Lügatlerde Cihâdın manası şöyle açıklanmıştır:
“Cihâd’ kelimesi, ‘güç, kuvvet ve meşakkat’ anlamına gelir. Cihâd ve mücâhede gibi kelimeler, örf-i nâsta ‘düşmanla savaşmak’ ma’nâsında kullanılır.” (Lisânü’l-Arab, Kámûs-i Muhît, Tâcü’l-Arus)
Müfredâtü’l-Kur’ân’da ise “Cihâd” ve “Mücâhede” kelimeleri; “düşman karşısında müdâfaa için bütün gücünü kullanmak” manasında olduğu ifade edilmiştir. Cihâd kelimesi lügatta bu umumi manasıyla kullanılmaktadır. (Lisânü’l-Arab, Kámûs-i Muhît, Tâcü’l-Arus)
Cihâdın terim olarak anlamı.
“Müslümânların, barış hâlinde olmadıkları kâfirleri İslâmiyyete da’vetten sonra, onlar da bu da’veti kabûl etmeyip reddettikleri takdîrde, i’lâ-yi kelimetullâh (Kur’ân’ın hâkimiyyeti) için savaşmalarına‘cihâd’ denir.” (Lisânü’l-Arab, Kámûs-i Muhît, Tâcü’l-Arus)
Allâme, Şerîf Cürcânî, “Kitâbü’t-Ta’rîfât” adlı eserinde “cihâd”ı şöyle tarif eder:
“Şerîatın ıstılâhında cihâd; ‘Allah yolunda savaşmak için fiil ile mal ile, re’y ile (görüş beyân etmekle) ve teksîr-i savadla (yani fiilen savaşamayacak durumda iken, sırf Müslümânların sayısını çoğaltmak ve karşı tarafa korku salmak için mücâhidlerin safında yer almakla) bilfiil gücünü ve tâkatını sarf etmek’ demektir.” (Kitâbbü’t-Ta’arîfât)
Hanefi ulemasına göre cihâdın ıstılâhî manası; “Kâfirleri hak dîn olan İslâm’a çağırmak, kabûl etmeyenlere karşı malla canla savaşmak” demektir. (el-Bedâyî 7 / 97; Fethü’l-Kádir 4/ 276; ed-Dürrü’l-Muhtâr 3/ 273)
Şafiî ulemasına göre ise cihâd; “İslâm’ın muzaffer olması için kâfirlerle savaşmak” (Hâşiyetü’ş-Şerkavî 2 / 391) demektir. Görülüyor ki, Hanefî ulemâsının cihâd tarifi ile Şâfiîlerin tarifi arasında netice itibariyle bir fark yoktur. Diğer mezheb imamlarının tarifleri de Hanefî ve Şâfiî ulemasının tarifine yakındır: (el-Fıkhü’l-İslâmî 2 / 448)
Kur’ân’da “cihâd” kelimesinin kullanıldığı anlamlar.
Kur’ân-ı Kerîm’de “cihâd” kelimesi ve ondan türeyen kelimeler, 35 defa zikredilmektedir. Bunlardan 8 tanesi Mekke’de nazil olan sûrelerde, 27 tanesi ise Medine’de nazil olan sûrelerde yer alır.
a)Medenî sûreler ve âyetlerde geçen “cihâd” ve ondan türeyen kelimelerin manası, “i’lâ-yi kelimetullâh için kâfirlerle savaşmak”tır. Çünkü cihâd, Müslümanlara Medîne devresinde farz kılınmıştır. Bu devrede başta Peygamber ve sahabelerin kâfirlerle din ve iman için bilfiil savaşmaları isbat eder ki, Medenî sûrelerde geçen cihâd kelimesinin manası, kafirlerle maddeten savaşmaktır. Peygamber ve sahâbe-i kirâmın kafirlerle olan bütün savaşları, Medenî sûrelerde geçen cihâd âyetlerinin fiili tefsiridir.
b)Mekkî sûrelerde geçen “cihâd” ve ondan müştak olan kelimelerin manası ise; “hüccet ve delîlle hasmı ilzâm ve iknâ etmek” veya “nefisle olan mücâhede”dir.
c)Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de geçen “nefr” ve “katl” masdarlarından türeyen kelimeler de maddî cihâdı ifade etmektedir.
Gelecek makalemiz Cihâdın çeşitleri olacak inşallah.
Selam ve du’a ile Allah’a emanet olun.