‘Acaba benim sonum ne olur?’ diye düşünmek ihlâsı bozar…
Bir gün Ağlasun Dağı’na çıkmıştık. Orada yüksek, büyük bir kale vardır. Üstad’ı oraya çıkardık. Zaten Üstad daima en yüksek yerlere çıkardı. Odunla ateş yakıldı, çay yapıyorlar. Ben de Cevşen okuyorum. Kendi kendime: ‘Acaba benim sonum ne olur? Acaba benim sonum ne olur?’ diye dalmışım. O anda Üstad bir tane şamar vurdu, ‘Keçeli! Sen sonunu düşünme, sonun iyi olacak’ dedi.
Hakikaten Nur talebeleri ‘Benim sonum ne olacak?’ diye hiç düşünmemeli. İhlâsı bozar böyle şeyler. Biz Üstad’a evlât olmuşuz elhamdülillah. Onu ehl-i dünya düşünsün. İmam-ı Şafiî Hazretleri: ‘Talebe-i ulûmun rızkına kefalet edebilirim’ diyor.
Şaşaalı devri inşallah ben görmeyeceğim!
Mükerrer defa Üstad’tan dinledim: ‘Kardeşlerim! Risale-i Nur’un şaşaalı bir devri gelecek. Fakat inşallah ben görmeyeceğim! Mustafa Sungur kabrimde Nurları okuyacak, ben temaşa edeceğim. Kabrimde, toprağın altında daha halisane dinleyeceğim’ derdi.
Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1