Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Önemli Şahıslar Kimdir ? Alfabetik sıralama
Ziya Gökalp
Ziya Gökalp, 1876’da Diyarbakır’da doğdu. II. Meşrutiyet’ten başlayarak Türkçülük akımının en büyük temsilcisi sıfatıyla Türk düşünce ve siyaset hayatını kuvvetle etkilemiş, Milli Edebiyat akımı içinde verdiği eserlerle Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden yenileşmesini sağlamıştır.
Öğrenimine Diyarbakır’da başlayan Ziya Gökalp, aynı şehirde Askeri Rüştiye’yi (1890) ve Askeri İdadi’yi bitirdi (1894). Ziya Gökalp, tıbbiyelilerin istibdata son vermek için kurdukları İhtilal Komitesine girmiş, okuldaki faaliyetleri ve okuduğu Fransızca kitapların zararlı sayılması yüzünden hapsedilmiştir. Diyarbakır Valisi Halit Bey’in yolsuzluklarına karşı mücadeleye girişen arkadaşlarıyla birlikte yasak yayın okudukları gerekçesiyle tutuklandı (1898). İstanbul’a döndükten sonra da okuldan uzaklaştırıldı.
Ziya Gökalp, hükümlülük süresi dolunca “Zaptiye Nezareti altında bulundurulmak üzere” Diyarbakır’a gönderildi. Burada Siyaset, felsefe ve tarih üstüne incelemeler yaparken, istibdat aleyhine gizli faaliyetlere de katıldı. Bölgede güvenliği sağlamak için kurulmuş Hamidiye alaylarının başındaki Milli aşiret reisi İbrahim Paşa’nın adının karıştığı soygun ve baskın olayları karşısında halkı direnmeğe ve eyleme yöneltti. Halk 3 gün süreyle telgrafhaneyi işgal etti (1905). İbrahim Paşa ve adamlarının cezalandırılması için saraya telgraflar çekildi. Üstelik, Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki haberleşmenin bağlantı noktası olan Diyarbakır telgrafhanesinin bu bağlantıyı kesmesi olayın daha da büyümesine yol açmış ve yabancı ülkeler saraya baskı yapmaya başlamıştı. Konuyu incelemek üzere İstanbul’dan Diyarbakır’a gönderilen soruşturma kurulu Hamidiye alaylarının bir süre sinmesini ve yolsuzluklara son vermesini sağladı. Ancak halkın yakınmasına yol açan yeni olaylar patlak verince, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının önderliğinde halk yeniden telgrafhaneyi ele geçirdi. 11 gün süren bu ikinci işgal halkın kesin zaferiyle sonuçlanmış, hükümet İbrahim Paşa ve alaylarını bölgeden uzaklaştırmak zorunda kalmıştır (1907). Gökalp, ilk eseri olan Şaki İbrahim destanında bu olayı anlatır.
II. Meşrutiyetin ilanından sonra, Ziya Gökalp’ın kurduğu gizli cemiyetin yerini Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Diyarbakır Şubesi aldı. Partinin Diyarbakır, Van ve Bitlis örgütlerinin denetimiyle görevlendirilen Ziya Gökalp, bu dönemde Diyarbakır ve Peyman gazetelerine yazıyordu. 1909’da partinin Selanik’teki kongresine il temsilcisi olarak katıldı. Bir yıl İstanbul Darülfünunda psikoloji okuttuktan ve Diyarbakır maarif müfettişliği yaptıktan sonra, yeniden Selanik’e gitti. Katıldığı parti kongresinden sonra genel merkez üyeliğine seçildi. Burada Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Rumeli gibi dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla Türkçülük ve dilde sadeleşme hareketlerinin öncüleri arasında yer alan Gökalp, milli duyguları, tarih bilincini, bilime ve tekniğe değer veren düşünceyi her şeyin üstünde tutan şiirleriyle çevresini geniş ölçüde etkiliyordu. İttihat ve Terakki Genel Merkezi İstanbul’a taşınınca (1912), Gökalp da İstanbul’a yerleşti. O yıl Ergani madeninden Milletvekili seçildi.
Türk Ocağı çevresindeki çalışmaları, Türk Yurdu ve kendi çıkardığı Yeni Mecmua (1917) gibi dergilerdeki yazıları, Türkçülük akımının ilkelerini saptayan ve çağdaş uygarlık karşısında yerli bir senteze varılmasını şart koşan önerileri (Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1918), Darülfünun’da okuttuğu toplumbilim dersleri, İttihat ve Terakki’nin yönetici kadrosu üzerindeki etkisiyle Ziya Gökalp, Mütarekeye (1919) kadar uzanan dönemin düşünce ve siyaset hayatına yön veren etkenlerin başında yer aldı. İstanbul’un işgali üzerine tutuklanarak iki yıl Malta’da sürgün kaldı (1919-1921). Döndükten sonra, Telif ve Tercüme Heyeti başkanlığına getirileceği tarihe (1923) kadar Diyarbakır’da kaldı ve küçük Mecmuayı yayımladı. 1923’te Diyarbakır’dan milletvekili seçildi. Hakimiyeti Milliye, Yeni Gün, Cumhuriyet gazetelerinde makaleleri çıkıyordu. Altın ışık (1923), Türkçülüğün Esasları (1923), Türk Töresi (1923) gibi kitapları birbirini izliyordu. Cumhuriyet Halk Partisinin programını inceleyen ve yorumunu yapan Doğru Yol (1923) adlı incelemesini de yine bu dönemde kaleme aldı. O sıralar yazdığı Türk Medeniyet Tarihi ise ölümünden sonra yayımlandı (1926). Yine ölümünden sonra çeşitli gazete ve dergilerde çıkmış yazılarıyla mektupları çeşitli kitaplarda derlendi. Çınaraltı (1939), Fırka Nedir? (1947), Ziya Gökalp Diyor ki (1950). Ziya Gökalp’ın neşredilmemiş yedi eseri ve aile mektupları (1956), Ziya Gökalp’ın Yazarlık Hayatı (1956), Ziya Gökalp Külliyatı (1. Kitap şiirler ve halk masalları;1952, 2. kitap Limni ve Malta Mektupları;1965), Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri (1973). 1924’te İstanbul’da öldü.
Ziya Paşa
Ziya Paşa 1825 yılında İstanbul’da doğdu. Galata gümrüğünde katiplik görevinde bulunan Erzurumlu Feridüddin Efendi’nin oğlu olan Ziya Paşa, Bayezid Rüştiyesi’ni bitirdi. 15 yaşlarında Aşık Garip, Aşık Kerem ve Aşık Ömer gibi halk şairlerinin eserlerini okumaya yöneldi. 17-18 yaşlarında Bab-ı Ali’de Sadaret Mektubi kalemine girdi. Divan edebiyatı yolunda yazmakta olduğu şiirler ona, arkadaşları arasında ün kazandırdı. Reşit Paşa’nın yardımı ile Sultan Abdülmecid’in üçüncü katipliğine tayin edildi. Mabeyn’e geçtikten sonra Fransızca öğrendi. Sultan Abdülmecid’in vefatı üzerine saraydan uzaklaştırıldı.
Önce zaptiye müsteşarlığına tayin edilen Ziya Paşa, Atina elçiliği ve paşalık rütbesi ile Kıbrıs mutasarrıflığına gönderildi. Birkaç ay sonra Sultan Abdülaziz kendisini İstanbul’a çağırdı ve Bosna Hersek’in denetimi ile görevlendirdi. Bir süre sonra Meclisi Vala azalığına, beylikçiliğe ve Adalet Bakanlığına yükseltildi. Bab-ı Ali, onu Amasya mutasarrıflığı ile İstanbul’dan uzaklaştırdı.
İstanbul’da İstibdad yönetimine karşı direnmeyi amaç edinen Yeni Osmanlılar Cemiyetine girdi. 1867’de tekrar Kıbrıs mutasarrıflığı ile görevlendirilince Kıbrıs’a gitmedi ve o sırada Erzurum Vali Muavinliğine tayin edilen Namık Kemal ile birlikte Avrupa’ya kaçtı. Önce Paris’te, sonra da Londra’da kaldı. 1868 yılında Hürriyet gazetesini kurdu. Avrupa’da bulunduğu yıllarda gazetedeki yazılarının yanında Zafername, Terkib-i Bend, Terci-i Bend gibi eserlerini kaleme aldı. Yurda döndükten sonra İcra Cemiyeti Reisliği, Şurayı Devlet üyeliği görevlerinde bulundu. Bu süre içinde Harabat adlı büyük antolojisini düzenledi. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilişi olayına karıştı. Sultan Abdülaziz’in yerine tahta çıkan Sultan Beşinci Murad’ın zamanında başkatiplikle görevlendirildi. Bir süre sonra Maarif Müsteşarlığına tayin edildi. Sultan İkinci Abdülhamid döneminde, Namık Kemal ve Ziya Paşa, Kanun-i Esasi’yi hazırlamakla görevlendirildiler. Bir süre sonra siyasetini değiştiren Sultan İkinci Abdülhamid, Ziya Paşa’yı, İstanbul’dan ayırmak için Suriye valiliğine atadı. Kısa bir süre sonra da Konya valiliğine atanan Ziya Paşa, son görev yeri olan Adana’da 1880 yılında vefat etti.
Ziya Paşa, klasik Türk şiirinin son büyük temsilcileri arasında sayılabilir. Ziya Paşa, makaleleri ile, batılı anlayışı ve demokratik görüşleri Türk düşüncesine ilk getirenlerden biri oldu. Özellikle Hürriyet gazetesindeki inceleme niteliği de gösteren yazılar yazdı. Sade bir dil ile verdiği eserlerde devlet yönetiminin kötülüklerini eleştirdi.
Alfabetik sırlama ile Osmanlıda önemli kişiler
A | B | C-Ç | D | E | F | G | H | I-İ | J | K | L |
M | N | O-Ö | P | R | S | Ş | T | U | V-Y | Z | |