FBI sorgulayıcıları, 15 yılı Guantanamo’da tutulan Katarlı iş adamına işkence yapmakla suçlanıyor. Müslüman tutukluları müdafaa grubu CAGE, 35 bin sayfalık belgeleri kamuoyuna açıkladı.
Müslüman tutukluları müdafaa grubu CAGE, ürpertici detayları ve benzeri görülmemiş işkence kanıtlarını ortaya koydu. CAGE, Amerikan topraklarında Katarlı bir iş adamının işkence görmesi ile ilgili delilleri sunan ve içerisinde ABD’nin önemli ajanlarının ihlal kanıtlarının da olduğu bir rapor yayınladı.
CAGE Uluslararası Yöneticisi Muhammed Rabbani, açıkladıkları belgelerle ilgili şöyle bir açıklama yaptı:
“ABD Başkanı Donald Trump’ın oluşturduğu iklim nedeniyle bu bilgiyi açığa çıkarıyoruz. Bu delilleri ortaya çıkarmak için alınan kişisel riskler de dahil olmak üzere yaptığımız çalışma, tüm işkencecilere ve onlara izin verenlere, bu tür suçluları kamuoyuna ve mahkemelere getirmeye kararlı olduğumuza dair bir uyarıdır.”
“Kadın ve çocuklarımla tehdit ettiler”
Katar vatandaşı Ali Salih Kahleh el Marri, 2001 yılında tutuklanmıştı. İşkence gördü, hapse atıldı ve bir suçlama olmadan hücre hapsinde kaldı. Yastık, yatak, uygun kıyafet, tuvalet kağıdı gibi temel ihtiyaçlar olmadan tutuldu ve hatta avukata erişiminin engellendi. Marri, maruz kaldığı işkenceler için “Ölümü terübe etmedim ancak yaşadıklarımın ölüme en yakın his olduğunu söyleyebilirim” dedi ve FBI ile işbirliği yapması için kadın ve çocuklarının öldürülmesi ile tehdit edildiğini söyledi.
Yayınlanan rapora göre Marri, FBI sorgucularından Ali Soufan tarafından cinsel tacize uğradı ve eşcinsel askerler tarafından tevacüze uğramakla tehdit edildi.
Üç kişi boğularak öldü
CAGE Araştırma Müdürü Asım Kureyşi, “el Marri’ye karşı kullanılan işkence teknikleri arasında, solunum yollarının çorapla tıkanarak havasız kalmasına çalışmak gibi şeyler vardı. CIA’e böyle bir yöntemi kullanması için izin verilmiyor ancak raporlar bu tekniğin kullanımı sonucunda 2006 yılında Guantanamo’da üç kişinin öldüğü ortaya çıktı.” şeklinde konuştu.
El Merri Guantanamo’da yaşadıklarını anlatıyor:
“Kur’an ile akıl sağlığımı korudum”
El Merri’nin hapsedildiği ilk yıllarda yaptığı bir açıklama şu şekilde:
“İlk beş ay bana Kur’an, seccade, takke vermeyi reddettiler ve namaz vakitleri için saatleri söylemediler. Bu 5 ayın ardından, FBI geldi ve benimle konuşmaya hazır olduklarını ve KSM’nin kim olduğunu bilmek istediklerini söylediler. Maruz kaldığım muameleden dolayı hiç konuşmayacağımı ve bana dini tüm eşyalarımı vermelerini söyledim. Daha sonra tekrar bir 5 ay geçti ve onlarla konuşmaya karar verdim ancak reddettiler”
Merri, ilk sürecin ardından Kur’an okuma imkanı bulduğunu ve akıl sağlığını ancak Kuran okuyarak koruyabildiğini söyledi.
35 bin sayfalık belge ele geçirildi
13 yıllık hapishane süresinin ardından el Merri memleketi Katar’a döndü. El Merri, salınışının ardından uğradığı işkenceleri ortaya çıkartmak için CAGE’den yardım istedi. CAGE, el-Merri’nin işkencesinde yer alan kişilerin kimliklerini doğrulamak için 3 yıldan uzun süren bir soruşturma yürüterek, kötü muameleleri titizlikte kayıt altına alan 35.000 sayfalık belgeleri ele geçirmeyi başardı.
CAGE bu 35.000 sayfalık belgeler ile, hapishane kayıtları ve kişisel tanıklıklar sayesinde el Merri’ye Guantanamo’da uygulanan işkenceleri ortaya koydu. Ayrıca, işkenceci olduğu iddia edilen 6 kişinin ismi ilk defa belgelere eklendi. Bu ajanların isimleri şu şekilde: Ali Soufan, Jose Ramos, Nicholas Zambeck, Jacqualine McGuire, I Kalous and Russell Lawson.
Ali el-Merri’nin hikayesi aslında uzun süreli işkence ve hücre hapsi dönemlerinde Kur’an ile ilişkisini göz önünde bulunduran ilham verici bir durumdur. İnsanları bitirmek için kullanılan bu hapishanelerde Kur’an ile olan ilişkisi aklını ve gerçekten de hayatını kurtardı.