Nur talebeleri olarak bilinen Said Nursi’nin öğrencilerinden olan Mehmet Ali Öztürk, Said Nursi ile tanışmasını ve Said Nursi’nin şapka kanunu ile ilgili bilinmeyen düşüncelerini anlatı.
Elazığ’ın Palu ilçesinin Beyhan beldesinde ikamet eden Molla Mehmet Ali Öztürk, Said Nursi ismini ilk kez 1944-45 yıllarında duyduğunu söyledi. O dönemde Said Nursi isminin bölgede Said-i Kurdi olarak bilindiğini söyleyen Molla Mehmet Ali Öztürk, Said Nursi’nin Isparta’da ki evini ziyaret ettiğini ve kendisine aklında ki soru sorduğunu söyledi.
Molla Mehmet Ali Öztürk, Yüzbaşı Rüştü Çakır ile Said Nursi’nin evine ziyaretini şöyle anlatıyor: ‘‘Ahşap, iki katlı bir bina, merdivenleri tahtadandı. Kirasını vermek suretiyle Üstad Hazretleri oturuyor. Sağda iki oda, kapısı doğuya açılıyor. Solda iki oda, kapıları batıya açılıyor. Soldaki odaların ikincisinde Üstad oturuyor. Bağdaş kurmuş karyola üzerinde. Yatakta ve yorganı da göbeğine kadar çekmiş bir vaziyette idi. İki mübarek eli de yorganın altındaydı. Sağ tarafında bakınca bizi gördü. ‘Hoş geldiniz misafirler.’ dedi. Ben de ‘Esselamun aleyküm Üstadım, Efendim!’ dedim. İki elini kaldırdı ‘Ve aleyküm selam’ dedi. Bunun ardından bana, ‘Oğlum, ben üç şeyden men edildim: Yemekle birlikte ekmek yemekten, konuşmaktan, el öptürmekten.’ Öyle demesiyle belimin damarı çekildi. Anladım ki elini öpmeye izin vermeyecek.’’
Said Nursi’nin karşısında çok heyecanlandığını söyleyen Molla Mehmet Ali Öztürk, kendisine 3 defa oturmasını söylemesine rağmen hürmeten 3’üncü söyleyişinde oturduğunu söylüyor. Molla Mehmet Ali, “Birinci sorum şuydu: Üstadım, Efendim! Evvela bu dehşetli asırda, bu maddi, manevi, dehşetli düşmanlar karşısında, nasıl yapalım ki imanımızı kurtarabilelim? Çünkü iman meselesi her şeyden mühimdir. Bu sorum üzerine Üstad, ‘Risale-i Nur’u okumadın mı?’ diye karşılık verdi. Ben de ‘Üstadım, Efendim! Okudum ama yanımda pek az eser bulunduğundan, müşkülatımı tam olarak gideremediğimden bil mecburi Üstadımıza müracaat etmeye geldim.’ dedim. Bana, ‘Senin elinde hangi nüshalar var?” dedi. Ben de ‘Tarihçe-i Hayat, Asa-yı Musa ve Zülfikar Mecmuası var.’ dedim. Bana, ‘İşte o, senin her müşkülatını halleder.’ dedi. Ancak hangisini kast ettiğini hâlâ bilmiyorum.” şeklinde konuştu.
SAİD NURSİ’NİN ŞAPKA KANUNU İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİ
Said Nursi’nin şapka kanunu hakkında ki görüşlerini de sorduğunu söyleyen Molla Mehmet Ali Öztürk ‘‘Üniversiteden bir grup talebe yanıma geldi. Dediler ki, ‘Hocam, biz şapka başımıza koyarsak Risale müsaade etmeyecek. Takke başımıza koyarsak kanun müsaade etmeyecek. Başı açık gezersek yazın yaz nezlesine tutulup burunlarımız kanacak; kışın da kış nezlesine tutulup burunlarımız akacak? Ne diyorsun?’ Onlara dedim ki, bizim öncülerimiz Kur’an, İslam, din yolunda kafalarındaki beyinlerini, damarlarındaki kanlarını akıttılar. Sizin yazın yaz nezlesine, kışın kış nezlesine tutulmanız nedir ki’’