Bir ağacın başındaki ‘köşk’ün tamir edilmesi gerekiyordu. Ama Bediüzzaman’ın bir şartı vardı
Ağaçları kesmeyin!
Özellikle yaz aylarında günlerce Çam Dağı’nda kalır, çalışmalarına ve ibadetlerine burada devam ederlerdi.
Çam Dağı Eğirdir Gölü’ne bakan, muhteşem manzaraya sahip, çok güzel bir yerdi. Havası temiz, suyu lezzetliydi.
Burası için “Ben bu menzilleri Yıldız Sarayı’na değişmem” derdi Bediüzzaman…
Dağın tam tepesinde, bir ağacın başında, kuru dallardan yapılmış mütevazı bir “köşk”ü vardı. Derme çatma bir merdivenle çıkılırdı buraya…
Bu kulübecik zaman içinde bozulur, dal parçaları çürür ve tamire ihtiyacı olurdu.
Baharla birlikte yine talebeleriyle bu dağa çıkmışlardı. Kulübeciğin tamir edilmesi gerekiyordu. Etraf bütünüyle ağaçlarla çevrili olduğundan odun temin etmek zor değildi. Birkaç ağacın dalı bu işi görmeye yeterliydi.
Bu işi yapmak için hazırlanan talebelerine Bediüzzaman sıkı sıkı tembih etti:
– Sakın ağaçları kesmeyin. Kuru odun parçalarıyla işinizi görün.
– Üstad’ım, birkaç dal parçasını kessek ne olacak? Her taraf zaten orman, dediklerinde Bediüzzaman şu cevabı verdi:
– Hayır onlar da Allah’ı zikrediyor. Kuru dalları toplayın, işinizi onlarla görün
(Bediüzzaman’la Yaşayan Öyküler kitabından)