Fransa lideri Emmanuel Macron, Danimarkalı kadın imamı Elysee Sarayı’nda kabul etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz pazartesi günü Danimarka’nın ilk kadın imamı olan Şerin Hankan ile Avrupa’da İslam’ın geleceği ve İslami feminizm konuları hakkında bir görüşme gerçekleştirdi.
Fransa’nın sekülerizmi sağlamlaştırmak ve ‘radikal Müslümanların’ Fransa’ya uyumunu sağlamak üzere ‘İslam’a yönelik çalışmaları’ devam ediyor.
Elysee Sarayı’ndaki bir saatlik toplantıya kadın haham Delphine Horvilleur da katıldı. Fransız medyasına göre Macron bu iki kadın ‘din insanına’ din ve medeniyetler arası diyaloğu geliştirmek hakkındaki fikirlere dair danıştı.
Modern İslam’a doğruFransa’nın sıkı sıkıya laik ve seküler ilkelere bağlı olduğu biliniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinde özellikle artan İslami eğilimi kontrol altına almak için bu ve benzeri ‘deradikalizasyon’ faaliyetlerine, dinler ve kültürler arası diyalog çalışmalarına ağırlık veriyor.
Danimarkalı kadın imamın ifadesine göre “Fransa din ve siyasetin ayrılması konusunda koşulsuz şartsız tutumuyla” biliniyor ve “Radikalizasyon, topluma ait olmama hissi ile gelişiyor, bu nedenle dünya liderlerinin de ülkelerindeki azınlıkları kendilerine dahil etmesi önemli.
İSLAM’I DEĞİŞTİRME İSTEĞİNİN NEDENİ NE?
2016 yılının Ağustos ayında söz konusu Danimarkalı kadın imam, Danimarka’nın ilk kadın camisini açmıştı. Kadın imamın tek faaliyeti bu alanda sınırlı değil. Aynı zamanda dinler ve kültürlerarası diyalog için de birçok faaliyet gerçekleştirdiği biliniyor.
Suriyeli Müslüman bir babadan ve Finlandiyalı Hıristiyan bir anneden doğan Danimarkalı kadın imam bu faaliyetleriyle de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un dikkatini çekmiş. Batılı ülkelerin, özellikle Ortadoğu’daki askeri faaliyetleri ve bu ülkelerin doğal kaynaklarına yönelik iştahı neticesinde Ortadoğu’da birçok bölgede insan hakları ihlalleri doruğa çıkmış durumda.
Bununla bağlantılı olarak Batı’da yaşayan Müslüman nüfusun bir bölümü de bu konuları gündeme getiriyor ve hükümetlere ciddi tepkilerde bulunuyor. Fransa ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde günden güne artan Müslüman nüfus, bu gerçeklik neticesinde Batılı hükümetler tarafından bir tehdit olarak algılanıyor.
Özellikle Fransa’da devlet yetkilileri Müslüman nüfusun günden güne radikalize olduğunu öne sürerek onlara yönelik ‘deradikalizasyon’ faaliyetleri gerçekleştirildiğini ifade ediyorlar.
Dinler ve medeniyetler arası diyalog, İslam’ın modernizasyonu ve İslam’ın belli başlı gerekliliklerinin değiştirilmesi gibi çalışmalarda bulunan ‘Müslüman aktivistler’ bu nedenle Batı ülkelerinin ilgisinin odağında yer alıyor.