Nurdanhaber – Mehmet BİLEN
Bir gün yolda yürürken kaldırımlar arasındaki bazı küçük otlar gözüme ilişti. Kendimce: “Elbette bu otların buralarda çıkması, bir yaprak bile kendisinden habersiz düşmeyen ( 6/59 ) Rabbimin izni ve ilmi dairesindedir. Acaba böyle yerlerde bu güzel sanat eserlerini yaratmasındaki hikmet nedir?” diye içimden geçirdim.
Bu düşüncelerimden yıllar sonra bir vesileyle anladım ki; Allah’ın bu gibi kıymetli sanat eserlerini sadece park, orman ve saksı gibi belirli yerlere değil de, insanın her zaman gözüne çarpabileceği noktalara sermesindeki hikmet; onlarla kendisini her an her yerde tanıtması ve hatırlatmasıdır.
Evet, Allah en büyük gök cisimlerinden en küçük çiçeklere, böceklere kadar intizamlı, ölçülü, faydalı ve sanatlı eserleri ile kendisini bize her an bildirmekte ve hatırlatmaktadır. Biz ise göz, kulak, burun, gibi duyu organlarımız ve aklımızla eserlerindeki bu mesajı algılar ve onu kalbimize göndeririz. Eğer kalp de bunu kabul ve tasdik ederse iman nurları ortaya çıkar ve insan her an kendini onun huzurunda hissetme saadetine kavuşur.
Hani radyolar vardır ya, frekansları ayarlanarak istenilen istasyondan gelen sinyalleri alan ve onu sese çevirip gönlümüzü hoş eden ezgilere dönüştüren… İşte insan da böyle bir radyoya benzer. Allah’ın yarattığı küçük-büyük her türlü eseri insanın etrafını sarmıştır. Onlardaki düzen, intizam, ölçü, her şeyde bir fayda gözetilmesi, özellikle gıdaların tam da insanın hoşlanacağı tat, koku ve renklerde olması, vücuda faydalı ve sanatlı yapılması gibi sinyaller, her an insanın alıcı antenleri olan kulak, göz, akıl gibi duyularına çarpmaktadır. Eğer kalbinin frekansını doğru ayarlayabilirse bu sinyaller onda imana ve huzura yani kendini Rabbinin huzurunda hissetmeye dönüşür. Böylece her an her yerde Rabbini hatırlamış, onu unutan gafillerden olmamış olur.
İşte bu noktada Allah’ın Kuran’da bildirdiği; “Onların kalpleri vardır onlarla kavramazlar, gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir hatta gidişçe daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafil onlardır.” (7/179) ayetinin sırrı da ortaya çıkmış oluyor. Evet, bu duyularımız gerçekte Allah’tan gelen sinyalleri algılamak için yaratıldığı ve asıl görevleri de bu olduğu halde, böyle kullanmayanlarda hayvanlardaki gibi sadece dünyevi ihtiyaç ve zevkleri gören, etten-kemikten farksız bir durumda olacağı bildirilmiştir. Hem bu kimselerin Rablerini unutarak gaflet halinde bulundukları ifade edilmiştir.
Öyleyse bizler bu durumlara düşmemek için Kuran’ın ilk inen ayeti ve emri olan; “ Yaratan Rabbinin Adıyla Oku” (96/1) frekansına kalplerimizi ayarlamalıyız. Kâinata her eseriyle bize bir şeyler anlatmak isteyen bir kitap nazarıyla bakmalı, o mesajları, sinyalleri her yerden hatta yolda yürürken kaldırımda bulunan küçücük otlardan dahi algılamalıyız inşallah…
Mehmet BİLEN