EĞİTİM DÜNYAMIZIN YENİDEN İNŞASI DEĞERLENDİRME RAPORU
BATI’DAN GETİRİLEN SAN’AT VE FEN İSLÂMİYET’İN MALIDIR
İnsanlığa Hakkı, hakikati öğretmek ve doğru yolu göstermek için gönderilen peygamberler, aynı zamanda beşerin maddî terakkisinin de öncüleridir.
İlk insan olan Hz. Âdem eşyanın isimlerinin bilinmesinde ve ziraat işlerinde ümmetine önder olmuştur. Nuh aleyhisselama geminin yapılışı, İdris aleyhisselama terzilik ve Yusuf aleyhiselama saat yapma sanatı öğretilmiştir. Davut aleyhisselama demir ve bakırı hamur gibi yoğurarak şekillendirme sanatı verilmiştir.
Böylece peygamberler hem ümmetlerine yeni sanat ve tekniği bizzat yaparak göstermişler ve hem de bazı mucizeleri ile bir kısım tekniğin son hedefine işaret etmişlerdir.
Bunlardan birisi de Hz. Süleyman’dır. Sebe suresinin 12. ayetinde Cenab-ı Hak;
“Süleyman, bir günde havada tayeran ile iki aylık bir mesafeyi kat etmiştir” der. İşte, bunda işaret ediyor ki: Beşere yol açıktır ki, havada böyle bir mesafeyi kat etsin. Öyleyse, ey beşer! Madem sana yol açıktır; bu mertebeye yetiş ve yanaş.
Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisanıyla mânen diyor: “Ey insan! Bir abdim hevâ-i nefsini terk ettiği için havaya bindirdim. Siz de nefsin tembelliğini bırakıp bazı kavânîn-i âdetimden güzelce istifade etseniz, siz de binebilirsiniz[1]“.
Demek ki, İslâmiyet insanların tembelliği bırakıp ilme ve fenne çalışarak, peygamber mucizelerinin benzer numunesinin elde edilebileceğini bildirmektedir.
Son asırlarda, gençlere her şeyin Avrupa’dan geldiği anlatılmakta, bilim ve fennin Avrupa’nın malı bulunduğu, ateist felsefeye dayanan pozitivist görüşün ilmî olduğu şeklinde telkinat yapılmaktadır. İslâm âleminin fen ve teknik yönden geri kalışının sebebi olarak İslam dini gösterilmekte, gençlere; “Avrupa yapar, biz yapamayız” şeklinde ümitsizlik aşılanmaktadır.
İnsanlığa ilham kaynağı olan peygamber mucizeleri, İslam bilginlerinin yaptığı keşifler, Endülüs ve Osmanlı medeniyeti gibi yükseliş örnekleri, Batı’dan getirilen san’at ve fennin hakikatte İslâmiyet’in malı olduğunu göstermektedir. Kaldı ki, ilimlerin bugünkü geldiği seviyede bütün insanlığın, hatta cinlerin de hissesi vardır denilebilir.
İşte bundan dolayı ders programlarında dînî ve fennî bilgilerin bir birini takviye ederek okutulması, gençlerin dine bakışını müsbet manada değiştirecek ve onlara toplum hayatı ve insanlık adına ümit aşılayacaktır.
EĞİTİM, İNSANIN TARİFİNE GÖRE ŞEKİLLENMEKTEDİR
Hazırlanacak müfredat programlarında muhatap insan olduğuna göre, insanın mahiyetinin ve kabiliyetlerinin bilinmesine ihtiyaç vardır.
İnsan nedir? Dünyaya nereden ve niçin gelmiştir? Kim göndermiştir? Bu sorulara verilecek cevaba göre eğitim şekillenecektir. Batı felsefesinin bu tip sorulara verdiği cevaplarla, İslam felsefesinin verdiği cevaplar arasında çok büyük fark vardır.
BATI FELSEFESİNE GÖRE İNSANIN TARİFİ
Eflatun insanı şöyle tarif eder:
“İnsan, iki ayak üzerinde yürüyen tüysüz bir canlıdır”.
Eflatun’un bu tarifinin insanı temsil etmediğini belirten Diyojen, bir horozun tüylerini yolarak ortaya atmış ve “Eflatun’un tarif ettiği insan budur” demiştir.
Aristo da insanı şöyle tarif eder:
İnsan, konuşan canlıdır”.
Bu tarif de insanın mahiyetini, ulviyetini ve yaratılışındaki hikmeti tam olarak ortaya koyamamıştır.
Görüldüğü gibi, Hak bir dine dayanmayan felsefeciler insanı; tüysüz, iki ayaklı bir varlık veya konuşan bir hayvan olarak tarif etmişlerdir.
Batı felsefesinin yukarıda yaptıkları tariflerden hareket ederek geliştirdiği eğitim sistemi insanın fıtri yapısına uygun olmadığından, yani onun ebedî yaşama arzusu başta olmak üzere, bir takım his, duygu ve düşüncelerine hitap etmediğinden, onları ahlâkî ve insanî değerlerden uzaklaştırmıştır. Neticede insanlığın ekseriyetini zulme, serkeşliğe, tecavüze, boğuşmaya, çarpışmaya ve nefsin doymak bilmeyen arzularını tatmin için oyun ve eğlencelere sevk etmiştir.
Sonuç olarak, Batı eğitim sistemi, insanın aklını bir derece doyurmakla beraber, kalbini ve ruhunu manen aç bırakarak onları bunalım ve yalnızlık hapsine mahkûm etmiştir.
[1] Nursi, Bediüzzaman, S. Sözler. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları-600, Ankara, 2. baskı, 2016, s. 320.
Yarın:
- İSLÂM’A GÖRE İNSANIN TARİFİ
- İSLAM MEDENİYETİ İLE BATI MEDENİYETİNİN MUKAYESESİ
- BATI MEDENİYETİ İLE İSLÂM MEDENİYETİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR