Üstad Bediüzzaman “Âlem-i İslama inen darbelerin en evvel ruhuma indiğini hissediyorum” derken, aynı zamanda rahmet-i ilahiyeden bu asrın yaralı ruhlarına yolunu şaşırmışlara ve vadi-i dalalette hayrette kalmışlara bir ışık bir nur olacak kısa bir yol talep etmiş yalvarmış, o yüce rahmetin kapısında mütezellilane dilenmişti. İşte o münacaatların ve uzun gecelerde edilen bir halaskar temenni ve taleplerinin kabulünü Cenab-ı Hak Risale-i Nurlarla göstermiş, “zahirden hakikata geçebilecek kısa bir yol”u ihsan etmişti. Risale-i nuru bu mana için tervicine çalışan bütün nur fedakarları, aynen üstadlarının izinden giderek cihanın dört bir yanında Kur’ân tefsiri Risale-i nurları cihana duyurma gayretini gün be gün artırmaktalar.
Üstad Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat eserinde ilk müjdesini verdiği şu:
Hindistan ve Endonezya’daki Müslümanlar da Risale-i Nur’dan mahrum kalmamışlardır. Hacca giden bir Nur talebesi tanıştığı bir Hindli âlime Risale-i Nur Külliyatını hediye etmiş ve o âlim de eserleri Hindçeye tercüme edeceğini ve bunun kendisi için büyük bir vazife olduğuna inandığını söylemiştir. Tarihçe-i Hayat ( 712 )
Evet Tarihçe-i hayatında Üstad Bediüzzamanın müjdesini verdiği Hintçe tercüme yanında bu gün İngilizce, Çince, Tayca vesair uzak doğun ülke lisanlarında Risale-i nur tercümeleri hem devam ediyor hem tab ve neşre gayret ediliyor.
Bu gün bu nurlu faaliyetlerin taze bir müjdesi ile sabaha uyandık. O da bu saadetli müjdenin devamı ve Endonezya Müslümanlarının imdadına yetişen Risale-i Nurların artık Endonezya üniversitelerinde kendi dilleriyle ders kitaplarına girdiği ve eğitim müfredatına dahil edildiği haberi geldi.
Olması gereken ve layık olan da budur. Zira hizmet-i imaniye ve Kur’âniyesine karşılık, dünyevi ve uhrevi hiç bir karşılık beklemeyen ve talep etmeyen; sadece Allah rızası ve insanların ebedi saadete ermelerinden başka gayesi olmayan; İslam aleminin maddi manevi terakkıyatını kendine dert edinmiş ve ümmete Kur’ân namına muhatap olmuş, Kur’âna gelen hücumları ta asrın başında karşılamış, eserlerini neşrederken ihlası muhafaza için kendi eserini yazanlara yazması ve kağıdı için ücret vermeden asla almamış; daima nura, ihlasa, imana kuvvet verecek hizmetleri teşvik ve teşci’ etmiş bir Allame-i asr olan Bediüzzaman’ın kalbine Kur’ân’dan gelen manaların Kur’ân-ı Kerimin revacı ve hakimiyeti ve imanın umumileşmesi ve küfür ve dalaletin dağılması ve parçalanması için olması gerekende bu idi.
Elhamdulillah risaleler Endonezyada ilahiyatlarda okutulan ders kitaplarının müfredatına girdi. Master ve doktora tezini risaleler hakkında hazırlayan Dr. Zaprulkhan yazmış olduğu 2 ders kitabında risalelerde tevhid ve tasavvuf mevzularına yer verdi.
Risale-i Nur Dünyanın her tarafında yayılmaya okunmaya devam etmekte. Bu meyanda olarak bu gün elliden fazla lisana tercüme edilen eserler artık devlet kademelerinde gelecek neslin ve insaniyetin hakiki halaskarı Kur’ân-ı Hakim’in bu asra bakan manevi tefsiri ve tercümanı ve tebliğ edicisi kabul edilmekte, üniversitelere kadar mütalaa edilmekte. Pek çok meşhur üniversitenin doktora ve master tezi konularını Risale-i Nur üzerine vermesi de her geçen gün bu Kur’âni mananın nazarları kendine çevirdiğinin göstergesidir. Zira bu Nurlar, Kur’ân’ın bir sırr-ı i’câzını taşımakla kalplere manevi bir yasakçı bırakarak asayişin, emniyetin ve ahlakın tesbit ve teminine en büyük hizmeti yapmaktadır.
Endonezya nur talebeleri…