Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Önemli Şahıslar Kimdir ? Alfabetik sıralama
Damat İbrahim Paşa
Damat İbrahim Paşa Bosna’da doğdu. Küçük yaşta Enderun’a alındı burada yetişerek Silahdarı Şehriyari oldu. 1579 yılında Diyarbekir, 1581 yılında Şam, 1583’de Mısır valiliklerinde bulundu. Bir yıl dört ay sonra, yerine Mısır defterdarı Sinan Efendi’yi vekil bırakarak İstanbul’a geldi.
1584’te Ayşe Sultan ile evlendi. 1587’de Kaptan-ı Derya, 1588’de üçüncü vezir oldu. Daha sonra ikinci vezirliğe ve sadaret kaymakamlığına getirildi. 1595 yılında sadrazam oldu. Eğri seferi sırasında görevinden azledildiyse de ikinci defa sadrazamlığa geldi. Serdar-ı Ekrem’de olan Damad İbrahim Paşa, 29 Haziran 1601’te savaş sırasında vefat etti. Gazi, adil, iyiliksever, alçakgönüllü ve kerem sahibiydi. Tedbirli bir kimse olan Damat İbrahim Paşa savaş kaybetmemiştir. Mezarı İstanbul Şehzade camiindedir.
Damat Ferid Paşa
1853 yılında İstanbul’da doğdu. Paris, Berlin, Petersburg ve Londra elçiliklerinde çalıştı. Londra elçiliğine tayin edilmediği için Şûrayı Devlet üyeliğinden çekildi. 1908’den sonra Ayan Meclisi’ne, 1919 Mart’ında da Tevfik Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirildi; aynı zamanda Hariciye vekiliydi. İzmir’in işgal edilmesi, Paris Barış Konferansı’nda isteklerinin kabul edilmemesi üzerine iki kere istifa etti. Bu arada yurt dışına kaçan İttihatçıları idama mahkum ettirdi. 21 Temmuz 1919’da tekrar kabineyi kurduktan sonra, Kuva-yı Milliye’yi dağıtmak için Kuvay-i İnzibatiye’yi kurdu. Buna karşılık Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelen tepkiler karşısında istifaya zorlandı. 5 Ekim 1920’de 4. defa sadrazamlığa getirildi. Kabineyi yenilemek üzere 11 Nisan 1920’de istifa etti. 31 Temmuzda tekrar sadrazamlığa geldi ve bu dönemde Sevr Antlaşması’nı imzaladı. Fakat İstanbul Hükümeti ile TBMM’nin uzlaşmasına engel olduğu için İngilizlerin baskısı ile 17 Ekim 1920’de görevinden ayrıldı. 1922 yılında yurtdışına kaçtı ve 1923 yılında Fransa’nın Nice kentinde öldü.
Dede Efendi
Hamamizade İsmail Dede Efendi, 1778 yılında İstanbul’da doğdu. İlk öğrenim yıllarında sesinin güzel oluşundan dolayı ilgi çekti. Okulda ilahicibaşı oldu. Bir süre Uncuzade Mehmed Emin Efendi’nin derslerine devam etti. Defterdarlıkta ve başmuhasebe dairelerinde görev aldı. Mevlevi çilesini tamamlayarak dede oldu.
Yaptığı bestelerle Sultan Üçüncü Selim’in dikkatini çekti. Sultan İkinci Mahmud ve Abdülmecid tarafından da korundu. Hacca giderken yolda koleraya tutuldu ve 1846 yılında Mekke’de öldü. Bir çok değerli öğrenci yetiştiren İsmail Dede Efendi, 500’den fazla eser besteledi. Arazbar, bestinigar, evc-buselik, hicaz-buselik, ırak, neva,saba-buselik, sultani-yegah, makamından tam fasılları bugün mevcuttur.
Deli Hasan Paşa
Deli Hasan Paşa, 16. Yüzyıl sonlarında ortaya çıkan Celali eşkıyalarından Karayazıcı’nın kardeşidir. Karayazıcı, Sokulluzade Serdar Hasan Paşa tarafından bozguna uğratıldıktan sonra, Deli Hasan Paşa eşkıyaların başına geçti; Şahverdi, Yular- Kısdı ve diğer bazı asilerle birleşerek Hasan Paşa’nın Diyarbakır’dan gelen ağırlığını ele geçirdi. Tokat’ta serdarı sıkıştırmaya başladı. Sokulluzade Hasan Paşa, gerekli kuvveti toplayamadığı için kaleye sığındı. Deli Hasan’ın eşkıyaları şehri zaptederek, Hasan Paşa’nın “Cennet bağı” diye adlandırdığı bahçeyi talan ettiler ve kaleyi kuşattılar. Sokulluzade Serdar Hasan Paşa, kale önündeki çarpışmada şehit oldu.
Anadolu vilayetlerini yağmaya girişen Deli Hasan ve adamlarının üzerine, Şam, Halep ve Maraş kuvvetleriyle Diyarbakır valisi Hüsrev Paşa yollandıysa da disiplin sağlanamadı. Bir süre sonra Deli Hasan, kethüdası Şahverdi’yi İstanbul’a göndererek af diledi. Aracılık yapan Yeniçeri ocağından Tornacıbaşı Hüseyin Ağanın ricası üzerine, bundan böyle Rumeli serhadlerinde cihad ve gaza etsin diyerek suçu bağışlandı ve kendisine Bosna beylerbeyliği verildi. Bu gelişmelerden sonra da rahat durmayan Deli Hasan birçok yolsuzluk yaptı ve huzursuzluk yarattı. Bosna beylerbeyliğinden alınarak Timişora beylerbeyliğine atandı. İki yıl kadar kaldığı bu görev sırasında da olumsuz davranışlar sergileyen Deli Hasan, Gazi Hasan Paşa tarafından nezarete alındı ve şer’an katline ilişkin fetva gelince idam edildi (1606).
Deli Hüseyin Paşa
Deli Hüseyin Paşa, Yenişehir’de doğdu. Sultan Dördüncü Murad zamanı komutan ve yöneticilerindendi. Yeterli bir eğitim görmemiş, gözünün pekliğinden ve konuşma tarzından dolayı kendisine “deli” lakabı verilmişti. Kaptan-ı Deryalık yapmasının yanı sıra, Bağdat, Mısır ve Bosna valiliklerinde bulundu. Serdar olarak Girit’in alınmasında büyük yararlılıklar gösterdi. Sultan Dördüncü Murad zamanında, Köprülü Mehmet Paşa, Hüseyin Paşa’nın gittikçe yaygınlaşan ünü ve başarıları karşısında, kendi yerine getirileceği endişesi ile onu İstanbul’a çağırmış ve Yedikule zindanlarında boğdurmuştur (1659).
Deli Petro (Rus Çarı)
1672 yılında Moskova’da doğdu ve kendi kurduğu Saint-Petesburg (Leningrad) da 1725 yılında öldü. Rusya’yı Avrupalılaştırmak için çalışmalar yaptı. Petro’nun ilk işi bir ordu ve donanma meydana getirmek olmuştur. İngiliz gemilerinin nasıl yapıldığını öğrenmek için iki defa Arkanjel’e seyahat etmiş, mühendisler getirterek Voronej ve Don nehirleri üzerinde ilk Rus donanmasını yaptırmıştır.
Rusya’nın sahili olmadığı ve Karadenize inmek için Petro 1696’da Azak kalesine hücum ederek Osmanlının elinden aldı. 1709’da da onikinci Charles’e karşı Poltava zaferini kazanarak onu Osmanlıya sığınmaya mecbur etti. Petro İsveç kralının kendisine teslim edilmesini istemişti. Osmanlı bunu kabul etmeyerek kralı beş sene muhafaza etmiş ve sonra memleketine kaçmasına imkan vermiştir. Osmanlıyla bu sebepten dolayı muharebeye girişti, fakat Baltacı Mehmed Paşa’nın kumandası altında bulunan Osmanlı ordusu tarafından Prut’ta 1711’de zor durumda bırakılmıştı.
Baltacı Mehmed Paşa biraz azimli davransaydı, Petro ya yenilecek ya da askeriyle birlikte mahvolacaktı. Petro Osmanlının elinden ucuz kurtulduktan sonra Azak kalesini tekrar elden çıkardı. Baltacı Mehmed Paşa’nın Katherina’dan etkilenerek sulh yapmak gerektiği fikrini savunduğu söylenmektedir.
Petro elli üç yaşında öldü. Unvanını hakkıyla kazanmış hükümdarlardandır. Yaptığı birçok değişikliklerden ve insafsızca şiddetinden dolayı eski tarihciler ona Deli Petro derler.
Demirbaş Şarl (İsveç Kralı)
Demirbaş Şarl, 1682’de doğdu. Cesaretinden ve savaşlarda gösterdiği başarılardan dolayı Yeniçeriler ve tarihçiler ona Demirbaş Şarl dedi. İsveç kralı on birinci Şarl’ın oğlu olan Demirbaş Şarl, 1697 yılında babasının yerine kral olmuştur. Rusya, Danimarka ve Polonya arasındaki ittifakı bahane edip, Danimarka’ya savaş açmış ve büyük bir zafer kazanmıştı. Daha sonra Rusya ve Polonya’ya savaş açtı. Rus çarı Deli Petro karşısında önceleri başarılı olduysa da, Moskova’ya kadar ilerlediği sırada kışın ve ordusundaki salgın hastalığın etkisiyle Putlava’da yenildi.
O dönem Osmanlı Devleti’nde bulunan Bender’e iltica etti. Demirbaş Şarl bu Osmanlı toprağında beş sene gibi uzun bir süre oturmuş, bu süre içerisinde, Osmanlı Devleti’ni Ruslara karşı sürekli kışkırtmıştır. Baltacı Mehmed Paşa’nın Rus Çarı Deli Petro’yu yenmesiyle sonuçlanan Prut savaşı, onun teşvikiyle çıkmıştı. Prut Savaşı sonunda Ruslarla barış antlaşması yapıldığı halde Osmanlı Devleti’ni savaşması için kışkırtmaya devam eden Demirbaş Şarl, Bender’den çıkarılmak istendi. Direnen Şarl sonunda ele geçirilerek Dimetoka’da hapsedildi. Fakat kaçmayı başaran Demirbaş Şarl, Macaristan ve Almanya üzerinden İsveç’e geçmeyi başardı ise de orada boğularak öldürüldü (1718).
Dilaver Paşa
Osmanlı sadrazamlarından Dilaver Paşa, Hırvat asıllı olup Enderun’da yetişti. Sırasıyla zülüflü, baltacı ve çaşnigar oldu. Bir süre Mısır’da kullar ağalığı, Deşişe nazırlığı ve cizye eminliği görevlerinde bulundu. Daha sonra İstanbul’a getirilerek sarayda çaşnigarbaşılığa tayin edildi. Bu görevde iken 1610’da Kırım Hanı Selamet Giray’ın ölümü üzerine, İstanbul’da bulunan Canı Beg Giray’la birlikte Kırım’a giderek, onun han olmasında rol oynadı.
Dilaver Paşa, 1613 yılında Kıbrıs beylerbeyliği, ardından Bağdat beylerbeyliğine getirildi. Revan Seferine katıldı. 1616’da vezirlik ünvanıyla Diyarbekir beylerbeyliğine getirildi. Bu görev sırasında vakıf ve tımar meselelerindeki haksızlıkları, eyaleti dahilindeki isyan hareketlerini ve bazı anlaşmazlıkları halletti. Sultan İkinci Osman’ın tahta çıkışından sonra Rumeli beylerbeyliğine getirilen Dilaver Paşa, beraberindeki kuvvetlerle İran seferine katıldı. Osmanlı ordusunu yenilgisiyle sonuçlanan Serav Savaşı’ndan sonra imzalanan Serav Antlaşması’nın imzalanmasında önemli rol oynadı. Daha sonra ikinci kez Bağdat beylerbeyliği görevine tayin edilen Dilaver Paşa’nın görevi kısa bir süre sonra Diyarbekir beylerbeyliğine çevrildi. Lehistan savaşında, Hotin seferi sırasında Dinyester nehrine dayanan sağ kolda yer aldı. 17 Eylül 1621’de Ohrili Hüseyin Paşanın yerine sadrazam oldu.
Sultan İkinci Osman’a karşı ayaklanan asilerin idamını istedikleri kişiler arasında yer alan Dilaver Paşa, önce Sultan İkinci Osman tarafından korunduysa da daha sonra asilere teslim edildi. Asiler tarafından katledilen Dilaver Paşa’nın naaşı Üsküdardaki Miskinler mezarlığına defnedildi (Mayıs 1622).
Düzmece Mustafa
Yıldırım’ın oğullarından biri olan Mustafa Çelebi, babasının mirasını ele geçirmek için 15. yüzyılın başlarında önemli bir ayaklanmaya sebep olmuştur. Kardeşi Çelebi Mehmed ve yeğeni İkinci Murad’a başkaldırdığı için adına Düzmece Mustafa denilmiştir.
Düzmece Mustafa, Ankara savaşına Hamitili ve Teke sancağı kuvvetleriyle katılıp Osmanlı ordusunun merkezinde yer almıştır. Savaş sırasında tutsak edilen Düzmece Mustafa, Semerkant’a götürüldü. 1405’de Timur’un ölümüyle serbest kaldı ve Anadolu’ya döndü. Anadolu’da saltanat hakkı için bazı beyliklerden destek gördü. 1416’da Eflak’a geçip Rumeli’de de bazı komutan ve beylere yakınlık sağladı. Selanik çevresinde üzerine gönderilen kuvvetlere yenilen Düzmece Mustafa, veziri Cüneyt Beyle birlikte Selanik’e sığındı.
Bizansla anlaşan Çelebi Mehmed, Düzmece Mustafa’yı Limni adasında hapsettirdi. Çelebi Mehmed’in ölümünden sonra Bizans İmparatoru tarafından serbest bırakılan Düzmece Mustafa, beraberindeki kuvvetlerle birlikte Gelibolu’ya geçti. Sultan İkinci Murad’ın kuvvetlerine yenildikten sonra kaçan Mustafa, Adamları tarafından Osmanlı soyundan gelmediği gerekçesiyle Edirne Kalesinde asılarak idam edildi.
Alfabetik sırlama ile Osmanlıda önemli kişiler
A | B | C-Ç | |||||||
Kaynak: Forum Gerçek